Karanlığın içinde ruhunu arayan kör köleyim
Güneşin doğuşunda azat olduğumdam bihaberim
Hüseyni makamında şarkı okuyor dalgalar
Masumca dizlerine başını koyarak sahile
Kıvırcık saçlarına benzeyen salkım söğüt dallarını
Görünmez parmaklarını tarak yapıp, tarıyordu rüzgâr
Senden benden başka kim bilir
Kaçıncı gecenin uykusuz sabahını
Kadere yazılmış aşkı kim silebilir
Kim bilir yitik sevdanın acısını
Yaz yaz dolsun sayfalar
Bir dağın titrediğini, hisseder mi yeni açmağa niyetli gülün tomurcuğu
Veya anlar mı? Bir çiçek ağladığını bulutun boşaltırken dünyaya rahmetini
Güneşin tebessümü ve ışığı peşinde koşan bilir mi bambaşka derdi
Gözlerime bakıp aşık olma korkusuna düşenlerden misin?
Yoksa, sevda yüklü bulutlara çıkmaya üşenenlerden misin?
Kimsesizler sokağına girdim, zaman senli değil
Sonu mu? Ölüm belki! Sevdalımı belli değil
Köşebaşında çocuk, yıldızlar inmiş yüzüne ama çilli değil
Ay yanıyor gökte, yaydığı duman senli benli değil
Kibrim, makamım, ben ve dünya alem
Yer yüzeyinde bir nokta kadarcık bünyem
Bulunduğum makam imtiyazlar aristokrasisi
Ve samimiyetsiz yalakaların alkış vergisi
Kibrimin doruk oluşu, alçakça kabartma mucizesi
Gururum ve benliğim kör, kibrimin hizmetçisi
Gece karanlığını o kadar büyütme,
Ay'ın düğmesine basarlar kör olursun...
Küçük bir kız yolda gezer
Çöp kutularını deşeler
Vicdana gelir mi ağalar, beyler
Keşke benim gözümden görseler
Taranmamış kara saçları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!