Dünyayı güzelleştireceğini nereden bilsin koza içerisinde ki kelebek
Sefere çıkan gemi misali aşkın limanına demirleyince sevdayı öğrenecek
KENDİ KENDİMİ KANDIRIYORUM
Hüzün kokuyor rengi solmuş çiçekler
Yine hasret yüklü bulutlar, gözyaşı dökecekler
Yollar elbet bekler, gidenler geri mi dönecekler
Kalbim öyle diyor,ben kendimi kandırıyorum
Karanlığın içinde ruhunu arayan kör köleyim
Güneşin doğuşunda azat olduğumdam bihaberim
Hüseyni makamında şarkı okuyor dalgalar
Masumca dizlerine başını koyarak sahile
Kıvırcık saçlarına benzeyen salkım söğüt dallarını
Görünmez parmaklarını tarak yapıp, tarıyordu rüzgâr
Senden benden başka kim bilir
Kaçıncı gecenin uykusuz sabahını
Kadere yazılmış aşkı kim silebilir
Kim bilir yitik sevdanın acısını
Yaz yaz dolsun sayfalar
Bir dağın titrediğini, hisseder mi yeni açmağa niyetli gülün tomurcuğu
Veya anlar mı? Bir çiçek ağladığını bulutun boşaltırken dünyaya rahmetini
Güneşin tebessümü ve ışığı peşinde koşan bilir mi bambaşka derdi
Gözlerime bakıp aşık olma korkusuna düşenlerden misin?
Yoksa, sevda yüklü bulutlara çıkmaya üşenenlerden misin?
Kimsesizler sokağına girdim, zaman senli değil
Sonu mu? Ölüm belki! Sevdalımı belli değil
Köşebaşında çocuk, yıldızlar inmiş yüzüne ama çilli değil
Ay yanıyor gökte, yaydığı duman senli benli değil
Aşk kapısına yatınca, bildim sözün kıymetini
Gönül katına katınca, bildim ilmin kıymetini
Sözü kağıda yazınca, bildim elin kıymetini
"Bizim Yunus mu?" deyince, buldum Pir himmetini
İki Leb'ten fışkırsa, on parmak kalem olup yazsa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!