Aşıktın halkına, zalime olmadın mahzun
Gönlümüzün sesiydi üç telli sazın
Ürküttün zorbayı, kurşundan ağırdı sözün
Kim söyler şimdi sözümüzü Mahzuni.
Şiir çaldım senin için
hasret kokan gecelerden
karanlık deniz gibiydi gözlerin
girsem boğulacağım
girmesem
ölürdüm hasretinden..
Yolcusuz han gibi viraneydim
Duvarlara yazardım yalnızlığı
Aşksız çarpardı mekanik yüreğim
İnsansız kaldırımlara benzerdim
Sessiz kokusuydum,
Sevmektir insan olmanın hamuru
Kimliğine bakmadan insanı sevmek…
Bir de Gelibolu Tepeleri’nde,
Göğüs göğüse cephede sevmek vardır…
Dilinden sevgiyi düşürmeyen
Ne gök mavi
Ne de bulutlar pamuk şekeri
Ilık esen rüzgar da yok
Hem sert, hem de acımasız bugün.
Bir üşüyor, bir yanıyorum.
Bıçak sırtı düşüncelerdeyim.
neşeli bir çocuk yüzüydü hayat
kara trenleri yakalamak için,
dördüncü viteste koştuğumuz zaman...
uçurtmayla göğü delip,
arkasındaki dünyaya pike yaptığımız,
hava atttığımız eflatun günlerdi, hey!
Yüreğim çok uzaklarda bugün,
en kara topraklarda çarpıyor
ellerim saçlarını okşuyor bir esmerin
saklanmış umutları, demir kapılar ardına
deli dolu duygular sarsıyor benliğini
bu bizim kavgamız
bu kavgada,
kin yok,
nefret yok
belden aşağı vurmak hiç yok
aşık oldum,
-ölesiye
sıcacık dostluklar kurdum
çoktuk biz aslında
herkesim vardı benim
gönlüme göre;
Gidiyorum işte;
yaşanmamış
bütün eylülleri,
sana bırakarak..
beni kızıl yaprakta,
bir pul yeşil gibi;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!