Şimdi sen yoksun ya,
öylesine şaşkın ki yüreğim
çarpmaya bile korkuyor...inan
ahh, bir görebilsem seni
tutuversem ellerinden...
saksı tanımazdı çocuk menekşelerim
mor kokular yayılırdı evleklerden
dağlar Pir Sultan’a verilmiş,
haberimiz bile yok…
olsun, sokaklar bizimdi ya,
Deli Dumrul da kimdi?
seni bekliyorum
yıldız yıldız gözlerim
gel artık geleceksen,
ağartmadan saçları
yıldızlar sıkıldılar sevdiğim,
tutamıyorum gözbebeğimde onları...
Onların kaşları doğuştan çatık
gökyüzü yıldızsız,
geceleri hep karanlık…
ay düşmez denizine
isyan sözü bilmez dilleri
içindeki aslanın pençesi tırnaksız
Sana inanmıştık biz;
'sen yanmazsan,
ben yanmazsam,
biz yanmazsak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa' demiştin.
35 aydın Madımak'ta yandık,
Bir avuç belledik gökyüzünü
İki damla yağmurdu bahar
Ter kokan koğuşlara yaz dedik
İçemedik avuçla soğuk sularından
Duvarda asılıydı dağlar...
Gidiyorsan,
Ardına bakmayacaksın
Bir uçurum izleyecek seni
Gölgeni düşürmeyeceksin uçuruma
Gittiğin yerdeki gökyüzünü düşüneceksin
Ve yağmak için seni bekleyen bulutları…
Güneşin koynunda uyuyordu deniz
Birazdan çekecekti güneş,
______ ellerini usuldan...
Sallanacaktı hilalin beşiğinde
Ay düşecekti ıslak tenine,
______ ilk akşamdan...
Yalnız kalmak istiyorum diyerek,
Dünyanın öbür ucuna gitsen ne olur…
Yalnızlığı damardan almışsın
Sığınacağın tüm limanlar sana doludur...
Üçyüzaltmış derece yolculuk sonrası,
Dünyanın öbür ucu dediğin yer,
Sesi kısılmıştı rüzgarın akşamın serinliğinden, karanlığa alışamayan gözleri, hiçbir şeyi seçemiyordu.. Önüne gelene çarpıyor, özür bile dilemiyordu.
Kentin bütün sokaklarına destursuz dalıyor, ne aradığını bilmeden öylece serseri dolaşıyordu.
Aklından neler geçmiyordu ki, ama aklından geçenlerin hiçbirini tutamıyordu. Tam bir şeyi düşünürken, hınzır bir düşünce onun yerini işgal ediyor, hınzırların sayısı gittikçe artıyordu.
Portakal çiçeği kokusu yüklenmişti kentin en büyük caddesinden. Binlerce ağaca uğramış, bütün çiçeklerin kokusunu içine çekmişti.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!