yolcusuz hanlara dönünce yüreğin
kör kuyulara düşer aydınlık
bir ışık yansa,
uzak dağ başlarında
tuzaklara aldırmadan,
yollara düşersin.
karanlığa basmadan yürürüm geceleri
dönenir başımın üstünde,
bakır rengi bulutlar …
gözlerimde gündüzden kalma ışık taneleri
el fenerim yıldızdandır,
varsın olmasın sabahlar…
Taş atar bir deli petrol kuyusuna
Çılgın bir kovboy derdine düşer
Teksas nere,
Bağdat nere,
ey kovboy!
Bahar yağmuru değil ki yağan
Aşklar yaşadık
Kimi kısa
Kimi uzun
Aşklar yaşadık
Aldık ölçüsünü boyumuzun.
Aynalara bakmanın ne anlamı var...
Güzel olsam,
Çirkin olsam,
Kim bakar...
Gönül dağlarında vurmuşlar sevdayı
Aşk bitmiş,
Yağmur camlara indi gözlerinden
Hayata açılan pencerenin buğusunu sildi
Eğildi dalları salkım söğütün,
Selam durdu aşkın sudaki şavkına
Mor çiçekler belirdi şehrin ellerinde
Bazen neşeden,
Bazen kederden içerdik
Biterdi şarap, gecenin bir yarısı
Neşesi sende,
Kederi bende kalırdı.
Ölümsüzdü yalnızlığım
tutunmuştu dört elle yaşama
bir yılanla insanın dostluğuydu,
belki de umduğum
susarak korunan bir uzaklıktan
Zebellah gibisin be kardeşim
Kiloyla satılsan güç yetmez
Her taşın altında sen varsın
Bastığın yerde ot bitmez
Elini verenin kopardın kolunu
Vazgeçtim senden
Adın yok artık dilimde
Yok şimdi sevdiğin kırmızı güller
Dikenleri batmış yüreğime
Sen yoksun ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!