Kendi gibiydi rüzgarı!
Titretirdi içten içe kızları.
İşte o ben garip,
Şimdi yalnız kaldım.
Artık sayarak uyuyorum yıldızları...
Bir gerçeği arıyor kökler!
Renkler, desenler,
İçiçe geçmiş semboller,
Ve hep kendini anlatır yürek! ?
Antik zamanlarda çıtır düğünler...
Öyle bir döngü ki hayat!
Her şeye rağmen,
Hatta savaşlara, kıranlara,
Kuraklığa, kıtlıklara, felaketlere inat!
Bir zerre içinde can cana,
Ateş, su, hava ve toprak…
Çölde çiçeklerim solmuş sanmıştım,
Meğer ne yaman yanılmışım!
Ayışığı gözlerin doğmuş üstüme Güneşe inat,
Sessiz ağlayışlarım öksüz kalmış.
Yeniden, yine sana, bu umut bağlayışlarım…
Ne kadar sensizim,
Haberin bile yok!
Aklın karmakarışık,
Beni hiç mi hiç gördüğün yok! ...
Nasıl bir şey sanıyorsun sen mutluluğu?
Tan ağarıyor!
Uyanarak tutuşuyor şafaklar.
Fırtınalar dinecek, yüzler gülecek,
Bulutlar alıp başını gidecek,
Çocuklara teslim eksik-fazla gelecek...
Bunca çabam boşunaymış,
Sevdiğim sen olamazsın.
Yüreğin taştan da taşmış!
Sen beni anlayamazsın.
Sözüme kulak asmadın,
Keşke güneş sıcaklığında günaydınların doğsaydı üstüme!
Keşke mühür gözlerin değseydi tenime!
Keşke beni pohpohlayan cümlelerle başlasaydın güne!
O zaman gam neyime,
Keder neyime? ...
Herkes sever babasını,
Ama bakın!
Benimki sevilmeyecek gibi değil ki;
Sözü sohbeti hoş,
Eşi dostu bol,
Kapısı, kucağı açık,
Çığlık çığlığa geçiyor zaman,
Yıldız yıldız kayıp gider insan.
Ah keşke istediğimiz gibi dönse dünya!
Kaybolup gitmelerimize kıyamam…
Çiçek çiçek açar gözlerin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!