Aslında söylenmemiş sözler biriktiriyordu verilmemiş cevaplar…
Ağıza gelmiş ama tutulmuş hatta yutulmuş kelimeler biriktiriyordu belki bir gün değerlenir diye biriktirdiğimiz çil çil bozuk paralar gibi ,
düşündü …
Cevap verdi ve acı bir tebessümün işgal ettiği çehresine alaycı bir gülümseme oturttu., bildi bileli kendinle dalga geçmeyi pek severdi bazende kendine acımayı …
Ben adamın hasından anlarım gülüm
Duruşundan bakışından susuşundan anlarım
Bir eli tutuşundan anlarım
Tutuşup yanışından anlarım
Velhasıl adamın hasından
ben anlarım gülüm
Çalınca kapımı efkarım yine.
Misafir eyledim baş tacı yaptım.
Hoş gelmişsin dedim gönül haneme.
Sarıldım bağrıma bastım ağladım.
Kurdum sofrasını eski masaya,
Aşk mezara kadar belki!
Belki de daha ötesi.
Ölümsüzlük dediğin nedir ki? gülüm.
Ölümdür belki.....
AŞKA SAYGI
Şiire dikilen bir düğme gibi dikmeli insan!
Sevdiğini yüreğine!
Ve saygıyla iliklemeli önünü.
Her kaybedişte yolunu,
Oysa aşk rengindeydi ,
şiirleri şairlerin.
Ya hüznün rengi olurmuydu?
Eylülde bir pazar sabahı,
kadar ıssız yüreğim.
Bir çiğ tanesi kadar ürkek.
Hiç mi özlememiş? , diye sormuşsun, sevdiceğim.
Özlenmez olur mu hiç?
Sensiz geçen her günümde.
Aşkın Yaşımı olur?
Her geçen gün, hayatın sonuna doğru ,koşarken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!