Ayna
Aynaya bir bakmalı önce insan
Şöyle bakmalı sıfatına
Bakmalı yüzüne
Gözlerini kaçırmadan
BAL DUDAKLARIN
Yatak dediğin böyle olmalı işte. Gece kadar karanlık, kuyu kadar serin.
Mezar kadar sessiz.
Ağır bir yorgan ört üstüme, sensiz.
Bakarsan devranın şu gidişine
Usulca dönerken bir iz bırakır
Hatıra bırakmam diye gidenler
Göz yaşı dökecek bir göz bırakır
Her kayan yıldızı kaybolur sanma
Yuvasız bir kuş ile kuşsuz bir yuvanın hikayesi bu!
Suzuz bir saksı, kurumuş bir çiçek.
Yaralı bir böceğin hikayesi.
Nasıl anlatsam? bilmem ki.
Kelimelere sığmaz hecelerin
Ben yeni öğrendim.
Hayatın böyle bir şey olduğunu.
Hani yaşıyormuyum yoksa ölümüyüm?
Farkı yok, güneş doğmuş mu, batmış mı?
İçim dışımda, berbat bir şey bu.
Hiç kimse, hiç bir şey, dermanı yok bu ıssızlığın.
BIR AŞK MASALI
Bir kadeh şarapla başlamıştı...
Başımın dönmesi.
Kara trenle başladı bu hikaye ...
Aydınlığa, insanca yaşamaya, umut taşırdı katar katar.
Kimi İstanbula, kimi Ankaraya, kimi Almanyaya
Ne hayaller taşırdı.
Adına ne çok türküler yakıldı ...
İs kokar, tütün kokar, özlem kokardı , koridorlar,
Biz kimiz
Öyle hor görüpte bakma tepeden
Dede korkut dedem , kaşkarlı biziz.
Çanakkale ile kocatepeden.
Tarihi yazıpta göçüp gideriz.
Soğumaz mı yüreğindeki ateş?
Köprünün altından çok sular aktı.
Ay dünyaya kul, dünya güneşe eş.
Koskoca romayı bir deli yaktı.
Belki de oturdu seyrine
baktı.
Üç gümüşten tüy düştü,
göğsünden güvercinin
Açılmış yarada, kuzgunun, kanlı pençesi.
Kalbi çarpıyordu henüz, küçük bir saat gibi.
Ölüm çöktü simsiyah,
yoktu bahanesi .
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!