Herkes kendisiyle öyle dolu ki,
Gönüllerde başkalarına yer yok,
O yüzden sürtüşme-çatışmalar hep,
Birlik-beraberliklerden eser yok.
Körün bellediği değnek misâli
Aynadaki görüntü dünya
Ve sen dünyadaki aynasın
Tuzla buz oldun mu bir defa
Ara ki dünyayı bulasın.
Garip bir kuştur papağan
Konuşur
Konuşur da ne der peki
Söylediklerinin topunu toplasanız
Bir kitabın binde biri eder mi
Ama olsun
Tutup birkaç odun daha atmak ateşe
Tenha bir sokağın
Tenha bir odasında
Sonra yeniden dalmak
Sıcak dünyasına kitapların
Dünyada öyle iyiler,
Öyle güzeller,
Öyle doğru-dürüstler,
Öyle övülesiler var ki,
‘Analar neler doğuruyor! ’ dedirtiyorlar insana
Ve azınlığı oluşturuyorlar.
Bir bilge
“Çok insan var,
Sırtlarında elbise yok;
Çok elbise var,
İçlerinde insan yok” demiş.
“Bilim Çin’de de olsa gidin
Edinin” demiş peygamber.
Mısır seferinden dönerken Yavuz
Bir bilginin atının ayağından
Çamur sıçrayınca kaftanına
“Atatürk yolundan sapanları
Atatürk çarpar” demiştim bir şiirimde.
İşte hep birlikte görüyoruz,
Sapmak şöyle dursun,
O yola yeterince sadık kalmamak yüzünden bile
Fena halde çarpıldı ülkemiz.
Kimin manevî yanı daha yüksek acaba?
Atatürk’ün mü yoksa Tayyip Erdoğan’ın mı?
Bakınca yaptıkları bazı konuşmalara
Herkesler rahatlıkla görebilirler farkı.
Atatürk kadınlara ne vakit hitap etse
Gelsem sana bir akşam
Gün batıya varınca
Ufuktaki keder gam
Yüreğimi sarınca
yeni şiirlerinizi görmek istiyruz.....