Ey hayal!
Sen ki ruha sirayet
Huzurunla mahmur gözler
Kapıda kilit
Pencerede koyu perde
Ey acı gerçek!
Bu son vatan
Bu düşmeyen son kale
Ayağını diremişsin değerime
Yalanmış dudağındaki salyalar
Damlıyor kırmızı çizgime
Bu Dünya
Git!
Gideceğin en uzak nokta neresi?
Olsa olsa
Ebediyetin iki kutbundan birisi.
Zamana yenik düşmüş, insanlığın ince noktası
Ruh ete bürünmüş, varsa yoksa Dünya hayatı
Neden ayıramaz olduk, ebedi hayatla faniyatı
Gideceğiz işte kefene doldurduk pişmanlıkları
Rıhtımda bekler hüzünle, son geminin yolcuları
Bakıp, bakıpda ah çektiğim
Yücelerde çok yükseklerde
Ulu bir dağ
O öyle bir dağ ki
İçinde vadi barındırmakda
El değmemiş çiçekler
Korunağım sağlam mı?
Kara bir yelde yıkılır mı?
Dirençle durmaya çalışırken
Gözlerim uzaklarda
Yalnız ben olduğum doruklarda
Neden, neden?
Sen yıkılmazsın
Göz yaşların aksada içine
Sen mutlusun
Ara sıra küskünlüklerle
Sen çalışkansın
oynarsın köyündeki güllerle
Bitmez bu sevda, merak etme aşkım.
Şüphe duyma, kucaklayacak seni kollarım.
Bakışlarınla göklerde ve hayal dünyasındayım.
Salın önümde, seni takip edecek bakışlarım.
Kırmızı bir gülün anlamını biliyormusun?
Yürümek dar patikada
Yürüyebilmek konuşmadan
Yürekteki hüzün ile yaren olmak
Onunla dertleşmek taa derinden
Gözlerden akasyalar sıra, sıra geçerken
Dalmak maziye inceden, inceden
Kadrini bil değer ver sevdiğine
Kıymetini ekle yüreğine olabildiğince
Zor zamanını kolla hemen tut elini
Şefkat mendilinle sil gözlerini
Bacı, gardaş, baba, ana
Şiirinizin sonunda yürekten bir Amin demek lazım diye düşünüyorum. Tebrikler
Tebrikler Yıldırım bey güzel dizeler
Şirde çok güzel işlenmişbir ironi vardı.Kısa ama özlü, tane tane..Şir gibi şiir kutluyorum efendim.
(Ant 10)