Ne güzeldir birlikte yemek yemek akşamları,
Konuşmak,konuşmak herşeyden
Ve birlikte uyumak ne güzeldir,
Sabah birlikte uyanmak,
Gün içinde özlemek birbirini
Akşam olunca acele ile eve gitmek ne güzel
Ne güzeldir sevmek sevilmek
..
Can simidi istiyorum kaptanım
Azgın hayat dalgalarında boğulmamak için.
Akşama bedenini istiyorum babam
Ruhunu kaplamak için.
Paran varsa işten gelirken
Tek ekmek istiyorum babam
Alnının terine banarak gururla yemek için.
..
Aşk nere gittiii. İşte bu feryadı basmadan önce aşkı nasıl elimden kaçırmam, bunu bilmek lazım. Kadın yada erkek, bedensel farklılıkları bir tarafa bırakırsak hepimizin sevilmek sevmek denen o doyuma ihtiyacımız var. Aşk bir heyecan fırtınasıdır. Olağanüstü şeyler hisseder hatta yaparsınız çoğu zaman,o zamanlarda herşeyde bir abartı yaşanır.Her zaman ki elbiseniz,eviniz,yürüdüğünüz yoldaki ağaçlar bile farklı gelir,oysa herşey aynıdır sadece siz aşık bir gözle bakmaktasınızdır etrafa..yakında görüş mesafesin de ıse o aşk duyduğunuz aşkınız siz uzaktan olsun görebilmek için defalarca denenmemişleri bile denersiniz..ya uzakta ise işte aşkın ızdırap defteri sayfalarını açmıştır çoktan..Şarkılarınız hasret çığlıklarıdır,halay bile çekseniz ritminde özlem vardır mutlaka...Ya şiirler, kiminde kavuşmayı,kiminde uzaklığa isyanı,bir çoğunda da o an ki ruh halinizi etkileyen ne varsa onu dökersiniz dost satırlarınıza..satır aralarındakileri aşıklar daha bir anlar..nedense.. Ya da sessiz iletişimler yaşarsınız. bakışında, yüzünde oluşan her mimik sizin radarınıza girer,binlerce gelgit yaşarsınız o kısacık zaman aralıklarında bile. Birgünnn..işte o gün yakınlığın günüdür.Gün bugün vakit bu vakittir hani..Gözlerin başlattığı yolculuğa iki kişi çıkarsınız. O anda yine renk değiştirmiştir tüm alışık olduğunuz mekanlar,olumsuz, berbat görünen ne varsa sizlerin pembe gözlüklerinizin ardında nede farklı görünür.Hayat ne güzeldir..lay lay lomm. Para.. ne önemi var canım. Aile.. ben seviyorsam ailem dünden sever..ya da onlar bizi rahat bırakırlar canım..Annem sen mutlu olursan (onunla) ben daha çok mutlu olurum.Yalannn.. Hiç bir ebeveyn o yaşa kadar onu seven sevdalısından öyle kolay vazgeçmez. Elinde saçlarından yapılı süpürgesi,ömrünü verdiği banka kumbarası vardır. Nasıl olur...olmaz... Hadi o kadar uzağına gitmeyelim yine o ilk el tutuşmaya dönelim. Dönelim mi.. Döndükkk. Gözler birleşti..kalp atışları 110 a çıkmış eene oluyorr, etkileşim başladı. Boğazınızdan akan o sıcak şey ne. Halbuki daha bir şey içmediniz.. Belkide kış ayazında o an parkta,yada sahildesiniz soğuk,ama ikinizde hissetmezsiniz,hatta terleyen ellerinize 320 volt elektrikle yüklenmiş vücüdunuzdan dışarı taşan sıcaklığa hayret edersiniz. İşte aşıksınız..Buna benzer bir sürü olağanüstü duygular sizi sarmıştır artık.O gün,belki de bir daha asla yapmayacağınız bir şeyi yaparsınız.. Birbirinizin gözlerine bakarsınız,bakışlarda aşk konşur..siz susarsınız.. ilk günlerde ki bu heyecan fırtınası,tabiatın gereğine de bağlı olarak yerini daha hafif esintilere bırakır. Bu arada sizler konuşmaların en faturasızını,uykuların en hafifini, gülme ve ağlamaların zamansızlarını yaşarsınız.Yemek yemeyi,onu düşünürken unutursunuz, onun olmadığı zamanlarda..Herkese karşı ne kadar da sevgi dolar yüreğiniz.Üst kattaki komşu dün üstünüze halı çırpmış bile olsa, başınızı kaldırıp ona gülümsersiniz..Hayat ne güzell,aşığımm, kuşlar gibiyim..yada herşeyi yapabilirimmm güçlüyüm benn aşığımm. Zaman geçmeye devam ediyor...ilk günlerde buluşma yerine erkenden gelen sevgililerin geciktim afedersin, trafik tıkandı..tam çıkarken misafir geldi gerçekleri başlar. Burkulmalar,incinmeler, acabalar,yoksalar düşüncelerinizin yatılı misafirleri olur artık..Belkide ailelerle tanışılmıştır bie bu arada..İki aileninde tek düşüncesi vardır başlangıçta 'yavrumuz mutlu olsun' üzerimize düşen neyse yaparız.Ben bu sözü bir çok aile için çok gecikmiş bir eylem bulurum.Çocuğun hayata hazırlanmasında,ailedeki örnek yaşamın büyük rolü vardır.Her insan öncelikle ailesinden gördüklerini kopyalar hayatında, sevgiyi,saygıyı,değer vermeyi,şiddeti,küfürü vs daha birçok şeyi adının evlilik olduğunu ögrendikleri,evlilerin evlerinde öğrenirler..tabi bunda o evin ev mi yuva mı olduğu konusudur işin bam noktası.,yuva ise içinde olumlu alışkanlıklar edinebilirsiniz. Amaa sadece ev se yaşanan birlikteliklerde olumsuz ne varsa,kopyalandığı için taşırsınız hayat boyu..'biz böyle gördük'.hayırrr efendim..olmaz, yaşayacağınız hayat farklı olmalıdır.Ne siz annenizsiniz, ne o babanız, yada o sizin anneniz değil,sizde onun babası değilsiniz. İkinizde farklı bireylersiniz, aileniz,kültürünüz,hayat felsefeniz,arkadaş çevreniz,belki işiniz hatta diş fırçalamanız,giyim tarzınız farklıdır.Bu örneklemelere daha yüzlerce farklılık eklenebilir. işte aşk bu farklılıkların farkedilmesi haline kadar fırtına haline devam eder.Zaman durmaz..insanın da doğası gereği durağan olması beklenemez, Fırtınanın ardından güneş açar bazen..dingindir.Onun ışığında huzur bulursunuz, gözlerinizde o pembe gözlükler yoktur ama. renkler parlar,herşey aslına uygundur.İşte bu sevgidir. Kalıcı olan budur.Tüm farklılıkları farkederek birlikte olmayı istemek..sevmek. Ayakları yere basarak,olduğu gibi,değiştirme savaşına girmeden,üstünlük kompleksine kapılmadan,onu sadece onu yaşamak,Aşkı bir guguklu saate koymak lazım bence.Yada takvimlerdeki her ayın 1inci gününe...saat başı heyecanı hatırlatsın. Ayın ilk günlerinde geçmiş ayın yaşanmışlıklarının ardından heyecanı tekrar hatırlatsın diye..Aşk ve sevgi o zaman kaybolmadan, bir yerlere kaçmadan hayatımızda olurlar belkiii.. ne dersiniz...
..
Haberler saat başı hep tekrar edilecek,
Bol bol reklamlar ile vakit öldürülecek…
Hep yemek ve içmekten, nefisten bahsedilir,
Rab’bimiz unutulur, hakikat reddedilir…
Kimse kırılmamalı, alınmasın diyerek,
..
Bir ömrü hep paylaşalım senle biz ikimiz
Bölüşülen sıcacık bir somun ekmek gibi
Bir tek tabaktan iştahla yemek yemek gibi
Aynı bardaktan yudum yudum su içmek gibi
Bir ömrü hep paylaşalım senle biz ikimiz
Bir hayâtı paylaşalım senle biz ikimiz
..
çok benziyorsun ona çok.Her halinle onun gibisin. Ahh canım ah
birtanem..Uzaktan Facebook taki resimlerine bakacağım. Yüreğimdeki ince sızıdan haberin olmayacak. Seni uzaktan uzağa seveceğim. Tıpkı onu sevdiğim gibi. Takım elbisede ne çok yakışmış. Allahım nazardan,saklasın. Bir taraftan seviniyorum, resimlerini gördüğüme, diğer taraftan.. senin gibi dünya yakışıklısı canımın canını tehlikeye atılmış hissediyorum.
En masum anların sana ait değil gibi, gülmen, yemek yemen sevinmen, ağlaman sana ait değil, iyinin ve kötünün olduğu bir dünyada, senin şeker gibi yüzün, mahsumiyetin, reklam gibi herkesin gözü
önünde.... uzaktan uzağa korkuyorum senin icin.
Kınalı ellerine bakıyorum... Tanrıya yakarır gibi kapattığın avuçlarına...seninle birlikte sana dualar ediyorum. Allahım seni kötülerden,kötülüklerden kem gözlerden korusun bebeğim
14.09.10
Zeynep Sekerci Bad Hersfeld
..
Kimseye değil çocukluğuma sordum kendimi bu sabah..
Hiç beklemediğim ama güzel cevaplar aldım; hem de ilginç cevaplar..
Mesela kalabalıktan korkmuyordum ben ama hep bir şarkı, hep bir sesleniş olmuştum kendime. Annemle balkonda semaverden çay içmekle çok mutlu oluyordum ya da onu izlerken mutluluğu görüyordum..
“Bu akşam ne yemek var anne? ” sorularıyla geçti çocukluğum..
..
Pazarcığa gidek te
köyümüze uğramadan
aç kalınır mı yolda
hoştur yemek molası
Pazarcık ile Antep arası
bir saat eder yemek molası
..
Yasak olan ne varsa
Yaşamak istiyorum seninle
Yasak meyveyi yemek,
Sokaklarda öpmek,
Sarılmak istiyorum
Bütün yasakları
Yasaklamak istiyorum
..
Kaşıkla verip kepçeyle alma.
Kendini,akıllı mı,? sakın ha sanma.
Kuzu postuna bürünmüş,tilkisin ammaa?
Yukarda ALLAH var bunu unutma.
İşte onu kandıramassın,sakın unutma.
9.6.2006.Malsahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi,ALLAH herhese kendi
kazancını sağlıkla yemek nasip etsin.
..
Evlerimizin vazgeçilmez evcilleri,
Kavga tariflerinin tartışmasız neferleri,
Ayrıdır gönüllerimizde her birinin yeri,
Kuyruk sallayınca gerçekleşir istekleri.
Kedi, yemeğini yerken kapar gözlerini;
Unutmak ister sanki yemek veren sahibini.
..
Testi vardı,
Su bulamadım.
Suyu buldum,
Testi kırıldı.
Yemek vardı,
Ocak yoktu,
Ocak oldu,
..
İçmek istemiyorum, ısmarlanmış tek bir çay,
Müşteriliğim nettir, sen yine de içtim say…
Aslında dargınımdır, önüme çay gelmiyor,
Her gün yemek yiyorum, yine de söylenmiyor…
Moda mı giyineyim, bir çay bardağı için?
..
Yaşamak maddiyatla ölçülmez,
Ruhunu güzelliklerle besleyeceksin.
Yaşamak yemek içmek değildir,
Yaşamayı insanlara sevdirebileceksin...
Yaşamak mevkii,şöhret,para değildir,
İnsanlar için mücadele vereceksin.
..
Bizim soba kuru kuru odun yer
Atıştırır kova kova kömürü
Sıcaklık yayar bizim soba odaya.
Bol bol yemek yerim ben
Bardak bardak süt içerim
Sıcaklık yayılır tüm vücuduma.
..
Sanki âşıkla maşuk
Çatal ile kaşık
El, ele vermişler
Sofraya gelmişler
Tabağın yanına durmuşlar
Ayşe’ye sormuşlar
Hangimiz daha gerek?
..
Heygidi Salihim haklısın haklı,
Bunlar hep kanunsuz yola meraklı,
Aksi karanlıktır,korkular saklı,
Hakemler fenersiz yolda gidemez...
Bir maç uzatma var uzatta uzat,
Bıçak tam kemikte hadi be özat,
..
Cennette üreme yok, yemek, yemek yok
Uydu şeytana, bozdu kuralları insan
Yedi yasak meyveyi, oluştu sindirim sistemi
Attı onları Yaratan cennetinden, dünyaya
Birbirlerinden hayli uzak, olarak
..
ekmeğe karşı,
en kutsal görevdi;
sırada beklemek...
eve giderken de
ucundan azıcık yemek..!
Fikret Turhan-Yalova,
..
Sağlık demek,varlık demek
'Ben onu yemem'ne demek?
Severek,isteyerek
Ye yavrum,üç öğün yemek.
Kim ister hasta olmayı
Okuldan geri kalmayı?
..