Sen aklıma düşünce
Sıtma nöbetleri vurur
Agustos ortasında
Zemheride yanar içim
Samyeli gibi kavurur
Utanırımda söyleyemem
Kar yağmur düşer başımıza
Bereket ekmek aşımıza
Allah bakmaz göz,Kaşımıza
Sen hamd, şükrünü daim eyle
Nankör olmak cahilin işi
SÜLİETİN
Yine bir sonbahar, eylül akşamı
Dışarıda sağanaklar boşalıyor
Ben buğulu camlar arkasında
Sadece seni düşlüyorum
Ezanın hoş sedasına karışıyor
Hergün bir çentik attım, oda kapılarına
Pervazlar doldu taştı, kazımalar üst üste
Ellerim palto ceplerinde, kelepçeli,mahkum
Dolaştığım sokaklar,bahçeler sensiz mahzun
Bir bahanem vardı boş vermişliğe
Avare gönlümle ufka dalmışım
Deniz vurgun yemiş yorgun isteksiz
Hayallerim gel gitlerde kördüğüm
Her uğradığımda yorgun sahile
Mevsimler çok değişti kışlara döndü
Ahlaksızlık zamanda çok rağbet gördü
Kadınlar er’e, er’ler puştlara döndü
İnsanlık azdı edep ,namus kalmadı
Mizanda ölçü kaçtı denge kalmadı
Kalemi, defteri elime alıp,
Ruhumu,bedenimden ayırıp
Şöyle uzunca bir ağıt yakıp
Mevtamın halini görmek isterim
Bilmem ki cenazeye mi yanayım
Bir alıç ağacıyım
Issız bir yerdeyim tek başıma
Zemheriye, sam yeline tutulmuş
Belki de bozkırın tam orta yerinde
Dudakları çatlamış bir toprak parçasında
Damla damla eriyen karlı dağlara inat
( Kedice)
Üç gün ahbaplık etti
Her gün beni horladı
Sevgisizlik değil amma
Nankör demesi bana kor
TİK TAK
Ah geceler geceler
Dilim ismin heceler
Yol alır gider niceler
Tik taklar arasında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!