Baktım İstanbul kokuyordu saçları
Eski bir İstanbul gibi
Sevdim İstanbul’u
Saçlarında o kızın...
Baktım İstanbul görünüyordu gözleri
acıların hep birbirine karıştığı
bu karanlıklar da bir gün bekle
su ver çiçeklerine kuruyan toprağına
bir ay çıkacak sevgilim bir ay
o kuşatılmış kollarının arasından
Afrikaları o kanlı sokakları
Bana bir tanrı getirsen inansam
Ellerini getirsen gözlerini getirsen
Birlikte söylenmiş şarkıları getirsen
Ben bu yalnızlığımı yitirsem bu en doğrusu
Ben bu yalnızlığımı yitirsem...
Usumdan çıkarıp atarsam seni
Aşk korkar benden sonra
Yanaşmaz limanıma bir daha
Çıkmaz sokaklara dalarım
Yaralar yüreğimi devedikenleri
Akşamın karanlığında…
Islak bir gecenin ortasında
İşte bütün yalnızlıklar hüzünler benim
Size ne kaldı bu çocuklardan
Benim küçük elleri
Dalgın bakışları oyunları…
ıslık çalarak sokaklarda
ıslık çalarak durmadan
gün boyu ıslık çalarak
sesleniyorum gün boyu
ıslık çalarak yollarda
yürüyorum gün boyu
Neden sanki hep ölmek nisanlarda
Yaşamak varken tüm güzel günleri
Neden bu gecelerde karanlıklarda
Savaşlar kurşunlar öldürmeler
Neden hep severek yaşamak varken
Nisanları mayısları birbirimizi
Şey gitme şimdi bu limanlardan
Bir kırmızı yalnızlık gibi dudağımda
Bir kırmızı Aksaray çiziyorum gitme
Şey beni de al, bırakma korkuyorum
Gibi belki de bu büyük İSTANBULDAN...
Tam gözlerini söyleyeceğim
Bir türkünün yerine tam gözlerini
Bir bulut geçiyor ansızın bir bulut
Yazdıklarım anlamını yitiriyor
Tam üçüncü diyorum içimden
Bir arka sokakta çıkıyorsun...
ve işte bir kez daha döndüm sana
yıllar sonra yorgun Anadolu’dan
eski bir gökyüzü vardı tanıdık bir gökyüzü
ellerimi dokundum ıslak sabahına
Üsküdar’ına salep satanlarına
unuttuğum türküleri söyledim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!