Ölümü tarif ederse çocuk
oyun çıkar içinden
her çocuk ölümdür oysa
bir kuşun yüreği kadar sıcak
dizlerim parçalanırken sokaklarda
öğretmeyi unutmuş anam
Ne güzel şey hatırlamak seni
Uykusuz bir Armutlu gecesi
Arttıkça karanlığım
memleketim oluyor gözlerin birden
memleketim
unutulmuş sevgilim
Sabahı yaralı bir bahar
Kuşları ölü, Elleri kan
İçimize düştü bu şivan
Ağızda boğuldu dil
Ondandır susman
Ooy yaralı aslan
Sürgünü oldum
tohumunda sevginin
kolay değildi
teninde boy vermek
Çatladı topraklar
Bir ağrı büyür
hüzün akar damarlarımdan
içime ağlar sesin
içinden söz geçerse aşk ölür
mayın düşer sol yanıma
diğer yanımda yüzün
Dil mi keskin kılıç mı
Bir ömrü ikiye hangisi bölebilir
Çok sordum
Yar gibi bir yarayı içimde kanamadan taşıdım
Bir çiçeği saklar gibi saklamadı baharlar
Çok soldum
Bir kez ceplerimden düştü aşk
bundan sonra
ne serseri yağmurlar yetişir adımlarıma
ne rüzgar ne de kar
penceremden dağlandıkça hayat
karalar karışır kanıma
Genç miyiz eski bir öpüşmü
sevgilinin dudaklarında
kaç yaşındayız
yeni keşif ölümlerden
kaç gözyaşı yıkadık bağrımızda
güneşten pay alırken vurulduk
Bir yanı dağdır
bir yanı ferhat
aslı güldür, göle düşse boğulur
dağa çıksa vurulur
pahalı hüzünler alır bizim çocuklar
sevinçleri ucuzdur.
Gurbet getirdim avuçlarımda
Görüşmeyeli çok yoruldum
Karanlığa dayayıp başımı
Kere yattım kan uykusuna
Islak hüzünlerden geldim
Yaşarmış gözlerden
söz sessiz bir isyanla genişletiyor deltasını..güçlenerek akıyor içimize...dönüp vuruyor kendi gerçekliğini..inadına bir başkaldırı bu...güçlü dinamiği şaşırtıyor...gören gözün kılavuza gereksinimi yok...deliliğin daim olsun şair