Kör gönlümün şavkı sensin Süveyda
Bir nazar eyle, şu zulmet ağarsın
Adım yokluk, işim olmaz parayla
Beklerim ufkuma birgün doğarsın...
Şeyda bülbül mahzûn, suskun Süveyda
Dağlara morluk çöktü Gülüm
Anla, Şırnak’ta akşam oldu.
Yine karanlıklar yuvalandı yüreğime
Biraz sonrasını kestirmek güç
Gözlerimi dikip karanlığa
Sabahı bulmak zor,
Sen,
Önce katıksız sevmeyi
Yaşlı, genç, güzel, çirkin demeden
Dil, din, renk ve şekle değinmeden
Bırakıp bir yana, art düşünceyi
Yunusça sevmeyi,
Giderim bir gün bu şehirden
Süzülüp yüreğinin imbiğinden
Düşerim katre katre sayfalarından
Silinirim gönül defterinden…
Ben seni hep orda,
Karşı sokakta beklerdim.
Sen ise hiç gelmezdin
Gece yalnızlığını giyerdi
Pencerene karanlık,
Yüreğime acı düşerdi…
Seninle ikimiz,
Gözyaşıyla sulanan
İki menekşeyiz.
İzahı güç bir sevda uğruna
Açmış iki çiçek
Nihayet, solup düşecek…
Emeklerimi yine hiçe saydılar
Dillerine dolayıp, tefe koydular
Kendilerini ulemadan sayanlar
Aklıyla değil, cebinden konuşanlar
Gece sortilerinde kafa ıslatıp
Beyinlerini kurumaya asanlar…
Kıramazdım, kıyamazdım
Gözyaşına dayanamazdım
Zamansız gidişinin
Vurgununu yedi deli yüreğim
Dardayım, şaşkınım, biçareyim
Ağzımı bıçak açmaz
1981 yılında başladı
Bizim kutlu serüvenimiz
Burdur Eğitim Yüksek Okulu’nda
Ne güzeldi günlerimiz
Ve gerçekleşen hayallerimiz…
Başlıyordu,kutlu serüvenimiz…
Çiçek dalında güzel,sakın koparma
Mevlana ol, Yunus ol, nifak yaratma
Tut elinden geleceğin, muallakta bırakma
Ona sahip olmayınca kaim olunmaz
Çocuklar çiçektir kanla sulanmaz…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!