kışlaya 20 veya 30 da gelinir
kutsal vatan atalarımdan kaldı
inanç her zaman aynı
yalanlar kara lobilerde
kara niyet kara inlerde
şehitlerim her şehirden
gizemli el düşürdü
gizemli düşman düşürdü
kardeşi kardeşe düşürdü
akan sadece kalpten kan
silahlara veda edemedik
harabe evlerin içinden
söz vermiştik hani hurmaların gölgesinde
misafir kalıyorduk yeryüzünde
gidecektik hani bu yolda
göçebelerin deve şakırtısıyla
varımızı yoğumuzu bırakıp
yegane sevgili rabbe
hikmetin zuhur ettiği
asla rengiyle kirlenmeyen
her halesine yıldızları almış
sabah meltemini dalgalandırmış
göçebe kuşların
göçebe bulutların
seher kuşları uçuyor güneye
tül bulutlarının önünde sessizce
bir gelin gidiyor telli duvaklı
Arslantaş gölünün rıhtımına
son basamakta zarif adımlar
uğruna sevgi tükettiği eşi
evlendik, evlatlarımız olmadı canda
kendimizin olduk. ılıman baharların günbatımında
çağlayan nehrin akışına giden arı kuşları gibi
vakitler geçti ömrümüzden
ilk kavuşmamızı hatırlayıp,
tekrarladık, aynı heyecanı sevgiyle
Tecelli oldu Turu sina dağında
H.z Musa kendinden geçti göremedi
ne zaman kalktı.gördü kül vadiyi
kim farketti gören hiç kimse
bahtiyarlık merak arası geçti
firavun kayboldu dalgalar arasında
Tabutun içinde yerini bulamayanlar
Gri taşların gölgesinde gelenleri bekler
Bir dua için mi?
Belki farklı dilekler ister!
kaybolan yılları versinler kaderine
yeni bir hayat başlasın ne olur!
ben kafkas dağlarında yaşarım
on metre eni, dört mevsim deremin kenarında
selvi,söğüt,akasya,kiraz ağacım
nazlanır vadi melteminde
kestanerengi kunduzum var
söğüt kökleri yuvası
ateş düştü birden gönüle
bir volkan kadar yakar
uğruna dökülen yaşlar
deniz dalgası kadar
katlanılan dert sayfa sayfa artar
kendi düşen yakınmaz
GÜZELDİ
Ant10 puan
GÜZELDİ
Ant10 puan
GÜZELDİ
Ant10 puan