Kasır Galı Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antol ...

  • Bir bukle şiir bırak

    05.01.2023 - 12:25

    Egzamalı duvar

    Ben
    Kuş kanadında kafes
    Evhamı sadrında bir anne evladı
    arzda mavi bir şilte gibiyim

    kuyusunda çöl inşa eden
    ahu gibi şivekar
    muhteşem bir tabloydu düşlerim
    egzamalı bir duvarı avutamayacak kadar
    gitmenin yer bulduğu vadilerde
    munfasıl akıldan
    kalbin merkezine yakın , çok yakın
    fikir yürüttüğüm sıratı mustakim
    ellerimden akan kısrak, dört nala bir sır
    neyin ihtişamı bu acıdıkça devleşen yara
    ben, sevmeyi bir çöplükten öğrendim
    metafiziği olmayan bir ağrıdan
    elbiseleri dikerdi yama
    ayıp bir imparatorluk olsaydı
    ben seni dicleden
    ben seni fırattan
    seni orta doğunun ateşli kucağından
    afrikaya gelsin diye bahreyn alırdım
    susuzluğu gitsin diye denizlerin

    ben
    evhamını sadrında taşıyan bir anne evladı
    kırkikindi tazeliğinde
    açmayan bir asr gibiyim
    kalbinden vurulmaya meraklı

    Feyz Kariha

  • Bir bukle şiir bırak

    27.12.2022 - 13:26

    Arach'ta Gün Bakışına Veda

    “aklın çoğalan telâşlardan bezgin
    çığırından çıktı çıkacak İbrahim”

    hafızanın dişleri yok
    göz kapaklarını düşüremez gecenin rengi
    küflenir içinde yüzler
    ve harfler
    geriden yıkıntılar yangınlar göç katarları

    Adem'le Havva'nın ilk ayak bastığı yerde
    yeşilini çocuklara bıraktığın bahçene bakıyorum İbrahim
    isterik zamanlara kulak kesilmişken duyulur sesim
    karşıla
    gün ışığı ile yıkayarak ağzını
    usul usul tekilliğimi yumuşatan sözlerin doldurur içimin oyuklarını
    Tanrı düşlere ilişmez
    düş kuralım İbrahim

    dünyaya uzattığın her ayna, bilincinin manzarası
    tütün gibi çekildiğin sınıflar
    yalnızlığını kıran kutsal görevler
    uykuları sürülmüş yataklar
    toprağın altına bağışladığın kalbin
    alınyazından tutacağım İbrahim

    yanımıza alacak söz bulamıyoruz şimdilerde
    dubleks bir evin merdiven boşluğunu
    şizofren bir ruhun tahayyülüne bıraktık
    bu yüzden tan ağarmaz gövdemize
    bu yüzden bizde vakitler muğlak

    kurtlandığım şiirinde yaralarım dölleniyor
    gözlerinden yüzümü soyacak bakışlara eşlik için kıyıyorum sözcüklere
    Eyüp'ün makamına uzanan su yollarında
    hastalığımıza şifa çalınmamış İbrahim

    eteklerinde sarı buğdaylar parlayan bu şehirde
    dilimin ve kalbimin ağrısına
    ateşin ve buzun yakıcılığını basıyorum
    çekilip kalan her şey için

    çekil İbrahim

  • Bir bukle şiir bırak

    23.12.2022 - 12:23


    Devrilen yükün (neçe)

    Patladı yüreğin mayınları
    Kiminin tutmuyor dizleri, kimi sağır, kimi dilsiz
    kiminin görmüyor gözleri..
    Toplanıp aşıyor engelleri
    Umuda bel bağlamış
    Gece yürek dağlamış neçe...

    Sevdim anason kokan ağız tadını
    Yanık kokan yürek bağını,
    Sevdim kimsenin oralı olmadığı
    Olduğun yerin ağıtlarını,

    Uzunca bi hava tutar dilin
    Yükselen kederinden...
    Dumanı tüten bi havayım şimdi
    Sana ve senden gizlenen...

    Yılların devirdiği yükün hamalıyım şimdi...

    Selda Yetişoğlu

  • Bir bukle şiir bırak

    22.12.2022 - 16:42

    Sokak Lambaları

    Önceden
    Aydınlandığım karanlık sokaklar vardı
    Bütün eller kirliydi suya değmeden evvel
    Sofralar eskiydi belki
    Ama mis gibi dereotu kokardı
    Şimdiki eller su ile temizlenmez ki

    Sonra
    Lambalar takıldı köşe başlarına
    Aydınlandıkça karardı sokaklar
    Lambaların altında yazıldı
    En acı ayrılıklar

    Kurşun girdi cinnet saatlerinde
    Sağdan
    Soldan
    Ortadan
    Cerihalar bağladı sevdalar

    Kan gülleri yeşerdi
    Kırağıya çaldı üzerinde kestane kavrulan sobalar
    Yürekler kin pompaladı
    Nasibini en çok karanlık sokaklar aldı
    Oysa lambalar yokken
    Takvim yaprakları kendiliğinden kopardı

    Şimdi
    Aydınlık sokakların lambaları şaştı
    Şimdi yurdumun aydını çok karanlıklaştı

    O halde kaldırın
    Kaldırın lambaları sokaklarımdan
    Kaldırın aydınlığınızı karanlığımdan
    Gündüz güneş girsin
    Gece ay yetişsin kapımdan

    Yıldırım Uzun

  • Bir bukle şiir bırak

    21.12.2022 - 09:10

    Terkib-i Bend -VIII-

    Her şahsı harîm-i Hakk’a mahrem mi sanırsın?
    Her tâc giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?

    Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın,
    Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?

    Çok mukbili gördüm ki güler, içi kan ağlar,
    Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın?

    Bil illeti, kıl sonra müdâvâta tasaddî,
    Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın?

    Kibre ne sebeb? Yoksa vezîrim diye gerçek,
    Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın?

    Ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünyâ,
    Dünyâ sana mahsûs u müsellem mi sanırsın?

    Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama’dan,
    Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın?

    En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,
    Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?

    Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın,
    Ey gonca bu cem’iyyeti her-dem mi sanırsın?

    Nâ-merd olayım çarha eğer minnet edersem,
    Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın?

    Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’dır,
    Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacakdır.

    Ziya Paşa

  • serbest kürsü

    17.12.2022 - 19:23

    iste bu sebeple pek ugramam kursuye:))

  • serbest kürsü

    17.12.2022 - 19:16

    maria puder
    siz beni cok yanlis anlamissiniz...
    sozum sizleredegildi:))

  • serbest kürsü

    17.12.2022 - 18:38

    cok nadiren ugradigim kursuye bugun bir bakayim dedim. iki konu munazarasi dikkatimi cekti. biri siir ve siir elestirileri uzerine. digeri de ulke gundemimize dair son mevzu. guzel konular oldugu icin bu corbaya bir tutam tuz katmak geldi icimden...

    ilki; siir ve siir elestirileri konusunda soylemek istedigim seyler sunlardir. arkadaslar siir o kadar buyuk bir sanattir ki butun sanatlar ona cikar, o butun sanatlardan cikar. zemini dar hacmi genistir. bir kitap dolusu mevzuyu bir kac satirla anlatabilmektir. dolayli dolaysiz, direkt endirekt, hafif agir vs. icinde duygu dusunce varsayim dialog haber barindiran ve bunlari kist bir sekilde aktarmayi gerektiren, yazarken sancilar yaratan, okuyucuyu alip goturmesi amac edinilen, soz sanatlari kullanilan, bilgi birikim aktarilan ucsuz bucaksiz deniz derya. bu deniz deryada batan mi dersin cikan mi dersin gecen mi dersin dalan mi dersin sairler var... bana kalirsa dalmak gerek, daldiktan sonra batip cikmak veya gecmek onemli degil.

    siir elestirilerine gelince; obkadar cok yazilacak sey var ki... hepsini yazmak mumkun gorunmuyor bu telefon tuslariyla. oncrlikle yorum ve elestiriler nasil olmali tartismalarina mahal vermek istemiyorum ve sadece dusuncelerimi atarmak istiyorum. siirvyazmak kadar onemli bir konunun cok basitlestirildigi bu tur zeminlerde genellikle yapilan ama yapilmamasi gereken bir kac durum var. biri ve en belirgini ahbap cavus iliskilerinde kaynamak. birbirlerinin siirlerine gidip begenmek ovmek borc oder gibi one cikarmak. siirin tek bir tanimi yok ve tanimi da kisinin kendi dimaginda olan kadariyla oldugu icin bizler ancak iyi siir kotu siir eksik siir fazla siir diye ayrim yapabiliriz. ve bunu da tum gercekligiyle yapamazsak siire ve saire zarar vermis oluruz. digerbbir yapilmamasi gereken sey siire surekli tek bir pencereden bakmak ve sahsi bakis acilariyla degerlendirmek. ornek verecek olursa bir amcamiz var burda surekli din perspektifinden bakarak yorumlar yaziyor siirlere ve kopyela yapistir teknigini cok kullaniyor yorumlarinda. butun siirlerin didaktik olmasi gerektigi anlayisiyla yapilan bu yorumlar bilgi saglayici olabilir ama siire katki saglamaz. dedik ya siir cok buyuk bir sanattir ve didaktik siir siir cesnilerinden sadece bir tanesidir. b8r diger yapilmamasi gereken de siire ugrayip tek bir kelime ile yorumlamak " guzel" , " harika" gibi... oysa ne siirin ne de ssirin buna ihtiyaci yoktur.

    gelelim ulke gundemimize. uzun uzadiya birseyler soylemenin gereksizligiyle.

    ' bu sarkilar guzel guzelnolmasina da, nakaratlar sıktı arkadas ' tamam hepimiz ahmagiz ve kabul ettik ahmakligimizi... cektirip gidin.

  • Bir bukle şiir bırak

    16.12.2022 - 12:59

    Acının Başkenti

    Gözlerinin eğrisi dolanıyor yüreğimi,
    Bir raks, bir dinginlik çemberi,
    Zamanın aylası, gece beşiği ve güvenli,
    Ve eğer hiçbir şey kalmadıysa aklımda yaşadığımdan
    Gözlerinin her zaman görmediğindendir beni.

    Yaprakları günün ve pembe şarabın köpüğü,
    Rüzgarın sazları, kokulu gülücükler
    Işık dünyasını saran kanatlar,
    Gökyüzü ve deniz yüklü gemiler,
    Gürültü avcıları ve renk kaynakları.

    Tanların kuluçka yatağından doğan kokular
    Yıldızların samanı üzerinde yatan
    Saflığa bağımlı gün gibi tıpkı
    Dünyada bağımlıdır senin tertemiz gözlerine
    Ve akar bütün kanım bakışlarında senin.

    Paul Eluard

  • Bir bukle şiir bırak

    14.12.2022 - 13:30

    Birikmiş Kirlerle Konuşmalar

    İki istasyon arası
    Kırmızıyı seriyorum sözcüklerin altına
    Acıkıyorum okudukça
    Kabar ey iştahım
    Benden uzaklaştıkça güdülen boşlukta
    Kalbimi doyuracaksın
    "Doymak"
    Tenin uyuştuğu ruhun uyandığı denklem
    Değişkenin kuvveti
    Okşanmanın şiddetini belirler
    Kendimi şiire vuracağım muhakkak
    Ateşli başlıkların sofrasını kaşıklayan yüreğin
    Süreğen hikayesidir bu

    Yaşamak deyince
    Göğsümde sesler çoğalır
    Ben sese susarım
    Duyarım
    Nuh çağırınca
    Sele kapılan ağızlara dolan hüsranı
    Kızildeniz'de
    Sığınmanın/boğulmanın zıtlığını
    Değişen kabukla
    Çürüyen kalıp aralığında
    Yüzünü tufana dönen bir hayat
    Ve yanıltan dönüşteki hazinelerin hiçliği
    Çağırmamış beni adımla
    İnsan sessizlikten korkar
    Kendi konuşamadığı zaman

    Ey hayat veren ve öldüren
    Ölüm hangi dünyanın özgürlüğü
    Cesaretimi kırbaçlamak için soruyorum
    Kafamızda
    Çelik yeleklerle girdiğimiz o büyük savaşlarda
    Cinnet geçirmesin cesaretimiz

    Kendini doğuran acı
    Kendini imha et
    Kutsadıkların
    Kitaplarda kalan iadesiz alıntılardır
    Kahramanlıklar
    Bir kostümden ibaret
    Bir biçilme meselesi
    Damarlarımıza aşılanan muştular
    Hangi dogmanın ninnisi

    Söz dinlemek
    Ölümcül bir deyimmiş

    Bahçe Ee

  • Bir bukle şiir bırak

    09.12.2022 - 08:50

    ***Sütre ve İnşirah**

    dehşeti gör
    ve
    yeryüzünü siyaha boyayan şehveti

    kasıklarında karanlık patlamalar
    kozmik bağırtılar
    var oluşa bağlı ağrılar
    var olduğunu zannedenlerin

    şiiri kirleten
    aşkı iğfal edip
    apıştan dünya seyredenlerin
    kulak tırmalayan
    ruh karartan
    çığlıklarını duy

    sen
    bir yeryüzü imgesisin artık
    ey
    loşluğuna sabahlar
    sepia eylüller sunduğum hayat
    içimde debelenen dehşeti gör

    ey
    kulaklarından tutup
    dizime yatırdığım yanılış
    aykırı kuramların
    beynime yaptığı basınç
    gör beni
    tenden öte
    candan ziyade
    gör

    bir hazanı
    bir yağmurla
    bir bulutu
    bir kuşla
    değiştir

    bir yangıyı
    bir şehvetten koru

    beni koru
    kara ruhların
    kararmış hiçliğinden
    gecemi esirge
    ve eksik kılma üzerimden
    kuş seslerini

    aşk
    bir tanımdır
    gözlerimin yatağında
    bir kasırga
    bir deprem
    bir okşayış olarak
    aynı zamanda

    geçirgen zıtlığımdan koru beni
    sarsak bilgiçliğimden

    kağıdı kutsayarak
    kalemi
    bir yaraya direnmek
    bir ilenci gidermek savaşında
    silah görerek
    yazıyorum
    yaz dediğini
    yazgının

    beni gör
    ey ruhumu
    saman kağıtların pürüzlerinde konuklayan aşk
    beni gör
    ve beni koru
    seni şehvet sanmaktan

    korkumu gider
    korkunçluğumu sütrele
    cinayetimi sakla
    ve
    ört beni hatice
    dağları ört üstüme
    cehlimin üzerine kapat
    geceyi ve gökyüzünü

    inşirâh ol bana
    kalbimi aç
    göğsümü aralayarak
    karart beni
    ört beni ne olur
    kalbimin vahyi geldi
    az önce

    OKUdum
    anladım
    ağladım ve korkuyorum
    ört beni

    anlayışımı gizle
    süz beni
    evrenin bilgisinden
    geceden ve hayaletlerden

    sez beni
    alemden
    ayetten
    şiirden

    ...

    onsekizmartikibinon

    Şükrü Özmen

  • Bir bukle şiir bırak

    28.11.2022 - 16:26

    Mahreçsiz Neşide

    Bir mektubun sonuna eklenmiş
    veda cümlesiydi sözlerin ;

    g i t t i m . .

    Ölü kelebekleri avucumda saklayıp
    düş yanığı hayallerimi heybemde toplayıp
    sanki düşmanımdan öç alır gibi . .

    Giderken anladım
    mürekkebi bitmiş bir kalemin
    başka kağıtlara dökülemeyeceğini..

    Hiçbir yere aşina değil kalemim
    ne boş sayfalardaki arı beyazlığa
    ne de silinmişlerdeki griliğe . .
    hangi kağıda gitsem ,
    yaralarım kavlıyor

    Şimdi
    tamam olmaya çalışırken
    mısralarını yitiren uzun bir şiir gibiyim..

    Mürekkep yerine kan damlıyor satırlara. .
    harflere kefeni giydirdim,
    yüklendim cenneti sırtıma
    cehenneme yürür gibiyim . .

    Ey kalemim ,
    telaşında öl !
    Süzdür mürekkebini ..
    Dönme bir daha bitmiş şiirlerine..

    Yazacak yerin yok !

    Vera Erendiz

  • Bir bukle şiir bırak

    18.11.2022 - 09:49

    Gözlerindeki Asal Sayı Ölüsü

    Kimsenin en büyük sayısı yok.
    Herkes kendi sonsuzuna recâ!

    Doğal sayı
    Tamsayı
    Reel sayı

    Bir sayıdan diğerine
    uçuşup dursun formülüm.
    Nasıl da yoksulum
    eşitsizlikleri onaran gözlerinin karşısında!

    Asal sayıyım!

    Tehir edilmiş takvimlerin
    lirik akıntısına sığındığımdan beri
    pusulam yok artık benim.
    Sayıların kalbime hükmeden
    işlemleriyle seni sevdim.

    Çünkü Sen aşk isen
    kalansız bölünebiliyorumdur Sana!

    İki...
    Neden ölü numarası yapıyor bana?

    Çift sayılar tünedi ışığıma
    bölünmek geçmiyor aklımın ucundan.
    Hiç gitmedim senden uzağa,
    mutlak değer oldum varlığına.
    Yine de
    çırpınan bir sayının eksildikten sonra
    eşitliğe fırlattığı o mahzun bakış gibi
    baktım ardından...

    Üç boyuta sığamıyorum;
    bölünmüş bir aşkın
    integralini alıp duruyorum.
    Orijinden bakarken gözlerine
    durmadan merkezim kayıyor
    teğet geçiyorum ellerine.

    Yardım edin bana!
    Bir vektör geçiyor yüreğimden;
    sen yine de
    boyutlarını içime ekmeye devam et,
    ben trigonometriyi oyalarım
    sonra aşk eksenine aldırırsın beni de...

    Ayrıldığımızda hangi buharlaşan ruhtuk
    iyi hatırla!
    Kaç bilinmeyenli denklemin içindeyiz şimdi?
    Bir tek bölme işlemini bağışlama!

    Üç...
    Senden sonra bir zaman belirtmedi.

    Israrla ikiye bölüp durdum uykularımı,
    akrebi çarparak yelkovana.
    Gittin
    ki tüm gece elimde permütasyon hesabı.
    Bir irrasyonel sayıya döndüm,
    gizleyerek doğallığını
    dudaklarımın çözüm kümesine.

    Evrensel kümeye sığdım da
    yokluğunun sonsuzluğuna sığamadım.
    Kalbimden bir yığın yazgı çıkarıyorum
    ekleyerek görüntü kümemize.
    Bir tek çıkarma işlemini bağışlama!

    Beş...
    Cevabı sen ol diye tüm şıkları kodladım.
    Kitapçık sende optik bende kaldı.

    Bir avuç standart sapma yaşadıklarımız;
    sargılı bilinmeyenim eşitsizliğe çarpa çarpa
    devirli ondalıklı sayılar büyüyor şuramda.
    Güya
    köklü sayıların sabrıyla bakacaktın bana.

    Olmadı!
    Çarpanlarına ayırdığım saçların da
    döndü sırtını bana.
    Topuğu kırılmış artılar
    şimdi eksilen avuçlarımda.
    Bir tek toplama işlemini bağışlama!

    Yedi...
    Sesimdeki en hüzün sayı.

    Sen eksilirken,
    yokluğun dünyada yedi kıta.
    Gökkuşağı yedi renk.
    Veda çölünü gezip durdum da
    Sen bahçemde yediveren gül.
    Sayı asal olur
    başka şeyler de anlatırım sana.

    Bilmedin...
    Yokluğun
    tüm işlemlere parantez açıyor
    değer bulmadığım ikslere.
    Sen hangi işlemle vardın karşıya.
    Bir tek çarpma işlemi bağışlama!

    Şimdi
    aramızda sonsuzluğa akıp giden
    ipince bir sayı doğrusu...

    Kümeme düşen senden
    daha vahim bir sayı
    geçmedi denklemimden.
    Özür borçluyum
    bölündükçe kalbi acıyan her sayıya.

    Yine de sendeyim her işlemde.
    Sonsuzun bitişini gördüm gidişinde.
    Unut sayıları...
    Bir tek kendini bağışlama!


    Veysel Toprak

  • Bir bukle şiir bırak

    17.11.2022 - 13:32

    Hayzeran'ın Uğultusu

    uzanırım sesinin çocuksu buğusuna.
    bir şarkı kımıl kımıl, ruhumun sularında.
    bir cennet kokar rüzgar,
    tütsünelir mevsimler.
    miske bulanır dünya,
    seni her duyduğumda.
    o an bir yağmur başlar,
    bir yağmur uzaklardan.
    yıkanır hüzünlerim, bengisu kuyusunda...

    vezne çeksem hasreti, anlatsam insanlara.
    yağmurlardan seni ben, sabahlara damıtsam.
    ve kazısam adını en derin duvarlara.
    sınırların ardından ellerine uzansam...

    birgün elbet bitecek, bu yaşamak kâbusu.
    sular da anlar artık, insanlar yalan söyler.
    ecelden biraz önce, vuslat gelseydi keşke.
    yoksa neyi sarar ki, âh yitik ellerimiz.
    özü cahil sulara hayzeran ne anlatır.
    ne söyleşir semayla aşkın derin kuyusu...

    uzanırım kitabın en kutsal kelâmına.
    bir esrik temmuz başlar,
    sonsuzluğun namına.
    zeytinlerle söyleşir, siyah giyinmiş kadın.
    günahkâr gözlerime aşktan cemreler damlar.
    şefkatle bakar sokak, şefkatle bakar işte
    kedi, köpek, ne varsa, hepsi de acır bana.
    nasıl unutayım ki, bağbozan o mevsimi.
    ne sözle anlatılır, ne de şiire sığar...

    madem gemiler yandı, düne veda edeyim.
    denizlerim çekilsin, çekilsin kuyulara.
    hayzeran dileğine, içli amin çekeyim.
    çöllerdir asıl mekân en ulvi sevdalara...

    Hasan Tan

  • Bir bukle şiir bırak

    16.11.2022 - 11:53

    Sesin Yağmur

    Sesin
    Denize açılan sokakları ömrümün.
    Arnavut kaldırımlarında bahar kokusu.
    Hanımeli, portakal çiçeği, ıhlamur...
    Yürürken akşam gün batımına
    Üstüm başım çiçek tozu...
    İçimde renklerden düğün.

    Sesin
    Bir çiğ tanesi hüznüme düşen.
    Rüzgarına kapıldığım turkuaz bir su...

    Bilirim,
    Her mevsim aynı yağmaz saçlara.
    Ayışığı her gece aynı damlamaz.
    Insan aynı hisle aynı yerinden
    Defalarca birleşip ayrılamaz.
    Zaman ki,
    Küflü çerçevesinde
    İnkisârına akarken malihulyanın
    Bilirim...kayıp gider resimler
    Mutlak gider sevilenler...sevenler...
    İcinde arındığımız asi nehirler
    Kirler!
    Yelesindeki hurriyet yılkı atlarının
    Gider
    Azameti dağların
    Asaleti insanın.
    Yasamak... gider...

    Bir tek sesin kalır bende geriye
    Mevsimsiz bir titreyisle Sevgili!
    Sol yanımı hissederim.
    Ebabiller uyanır.
    Annesiz yanıma bir siir düşer.
    Kaybolur sükutu çocukluğumun
    Metruk düşlerimde gövdem doğrulur...

    Bir tek sesin Sevgili...

    Sesin ki
    Y a ğ m u r !
    Hatırlatır kalbime:
    "Bir damlada bir çavlan nasıl var olur?"

    Esra Tabur

  • Bir bukle şiir bırak

    11.11.2022 - 15:47

    BEBEKLERİN ULUSU YOK

    İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
    Bebeklerin ulusu yok
    Başlarını tutuşları aynı
    Bakarken gözlerinde aynı merak
    Ağlarken aynı seslerinin tonu

    Bebekler çiçeği insanlığımızın
    Güllerin en hası,en goncası
    Sarışın bir ışık parçası kimi
    Kimi kapkara üzüm tanesi
    Babalar,çıkarmayın onları akıldan
    Analar,koruyun bebeklerinizi
    Susturun,susturun söyletmeyin,
    Savaştan,yıkımdan söz ederse biri.

    Bırakalım sevdayla büyüsünler
    Serpilip gelişsinler fidan gibi
    Senin,benim,hiç kimsenin değil
    Bütün bir yer yüzünündür onlar
    Bütün insanlığın gözbebeği

    İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
    Bebeklerin ulusu yok
    Bebekler çiçeği insanlığımızın
    Ve geleceğimizin biricik umudu.

    ATAOL BEHRAMOĞLU

  • Bir bukle şiir bırak

    03.11.2022 - 09:22

    Aşka Sevdalanma

    Can verme sakın aşka aşk afeti candır
    Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır

    Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
    Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır

    Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz
    Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır

    Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma
    Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır

    Aşk içre azap olduğu bilirem kim
    Her kimseki aşıktır işi ahü figandır

    Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
    Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır

    Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
    Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.

    Fuzuli

  • Bir bukle şiir bırak

    12.10.2022 - 10:34

    Elhamdülillah

    Haktan gelen şerbeti içtik elhamdulillah
    Şol kudret denizini geçtik elhamdulillah
    Şol karşıki dağları meşeleri bağları
    Sağlık safalık ile aştık elhamdulillah

    Kuru idik yaş olduk kanatlandık kuş olduk
    Birbirmize eş olduk uçtuk elhamdulillah
    Vardığımız illere şol safa gönüllere
    Halka tapduk manisin saçtık elhamdulillah

    Beri gel barışalım yad isen bilişelim
    Atımız eğerlendi estik elhamdulillah
    İndik Rum'u kışladık çok hayır şer işledik
    Uş bahar geldi geri göçtük elhamdulillah

    Dirildik pınar olduk irkildik ırmak olduk
    Artık denize dolduk taştık elhamdulillah
    Taptuğun tapusuna kul olduk kapusuna
    Yunus miskin çiğ idik piştik elhamdulillah

    Yunus Emre

  • Bir toplumun şuur boyutu

    12.10.2022 - 10:31

    Not: Bu sayfa bir münazara sayfasıdır...

  • Bir toplumun şuur boyutu

    12.10.2022 - 10:27

    Bugün ;
    Tarih 12 Ekim 2022 Çarşamba

    Sayfaya uğrayan kişi içinde bulunduğu toplumun şuuru hakkında görüşlerini bir kaç cümleyle özetleyebilir mi?

  • Bir bukle şiir bırak

    04.10.2022 - 10:18

    Aşk

    Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
    Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
    Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
    Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

    Özdemir Asaf

  • Bir bukle şiir bırak

    08.09.2022 - 08:46

    Kuklacı

    ı

    her aşk bir mecnun büyütmez
    ve her insan kendini sever sadece
    zamanı yontan mevsimler
    yıllanmış hüzünler bırakırken kalbime
    aynalarda arama annemdeki yüzümü
    sığınıp tanrı'ya adını andıktan sonra
    bir azize sattım onu taşrada
    sürgün ayaklarım hallaç başımla
    kırdım aşka dair öğrendiğim ne varsa
    kalender bir eda ile kırdım kuklacı
    kanımla suladığım gülün dalını

    yorgun şehrayinlerden artakalan hüzün
    mühürlü gözlerden süzülen damla
    inatla söylüyorum işte tüm insanlara
    bir kez olsun açmadı şakağımda gül
    ant içtim yalan yere tevili yoktur
    yalan tüm kahinler yalancı remil
    ansızın çıkagelen sevgili yoktur

    kayboldu bir bir bindiğim tahta atlar
    ihtiyar çocuklar yaşardı bu şehirde kuklacı
    onlar da binip gitti kaybolan atlarıma
    yıkık kaşlı esmer alınlarının kırışığını
    hangi duvara serip açarlar şimdi kim bilir
    bu şehirde gözleri bulutsu düşleri yeşil
    uğrunda ölünesi sevgililer yaşardı eskiden
    onlar da sırroldular ömrüme ziyan
    yaralı bir hançerdir şimdi kalbimde hicran

    ölüler şehrindeyim kuklacı
    kollarım örümcek gözlerim yosun
    gül yağmuru bekliyorum
    mezarlık kuytusu apartmanlarda
    yoldan uzun düşten kısa bir gecenin ardından
    ince bir bulut akıyor şehre ateşten sudan
    kaçıyor bir bulut aşktan yağmurdan
    bir bulut bir çıngı sis ve hamaylı
    o ve gül yağmuru yok anlıyor musun

    içim insan mezarlığı
    en çok da ben ölmüşüm kuklacı
    adım başı mezar taşım var
    katillerim en sevdiğim insanlar

    ıı

    kuklacı oynatma parmaklarını
    bahtiyar günlerimiz uzakta kaldı
    herkes kendinden kaçıyor şimdi nasılsa
    hatırlatma bize unutamadıklarımızı
    gamlı gözlerinle ağlatıp çağırma
    kalbinde yabancı ölüler taşıyan insanları
    mevsimsiz hayatların sayrı yalnızlığına

    yola vurma beyhude parmaksız çocukları
    ki masal değil yaşadığımız kuklacı
    kim inanır küllerinden doğduğuna anka’nın
    ve kim gökyüzünde kaldığına kanatlarının
    çölün kapısındayım ne serap ne heyula
    ebabil çığlıkları duydum taş duvarlarda
    kurtuluşum yok ve ziyanken ömrüm
    isminin baş harfinde ölüme yattığım gün
    gördüm kuklacı apansız gördüm her şeyi

    bir sabun köpüğü gibi yağarken yağmur
    kaybolup gider sandım içimde bir yerlerde
    ama yok asılı kaldı hep en acıtan hâliyle
    kuklacı uğrunda ölmeye ahdetse de mehlika
    kesik bir şarap hüznü ve uzayan gölgelerle
    kanına yürürken ıslak ve deli taylar
    yıkılası kentlerde yenik düşer şeytana
    kelebeklerden masum eflatun kirpikli kızlar

    her şey gün batarken oldu
    biçti kalbimi bir kırık mısra
    ben gün batarken düştüm aşka
    ay gün batarken anladı yalnızlığını
    dağlar kimsesizliğini kadınlar…
    gün batarken sus dedi bilge. sus unutursun
    o zaman siyahtı saçlarım doğrudur sandım sustum
    kuklacı öğrendim ki yıllar sonra kendimden
    yarım kalan hiçbir şeyi unutamam ben

    ııı

    kuklacı son itirafımdır geç kayıtlara
    şark çıbanı görmüş yüzümde
    en kadim konuk olsa da hüzün
    ben kimseye ağlamadım ömrümce
    bana da ağlamasın canlar esefa
    ne var ki dünyada insan ve eşya yalnızca

    yalancıyız kuklacı mektuplar şarkılar kadar
    ay düşer gölgemize günahtır akşamlarımız
    en sevdiklerimizden alırız en çok acıyı
    kederle sınanırken en coşkun çağımızda
    utangaç katiller gibi yer ömrümüzü
    sevdalısı olduğumuz kızıl şafaklar

    kaç kez yola çıktım sevmek fikriyle
    sakıt ve meczup bir keşiş gibi
    kendimi unuttuğum o yerde
    yadigar bırakıp tüm urbalarımı
    mavinin mavisi sanıp ardınca yürüdüğüm
    şu ölü kadın var ya kuklacı gözleri karanfil
    tanırım onu çok eskilerden
    yüreği mühürlü bir annedir o şimdilerde
    ona bir kez olsun söyleyemedim gençliğinde
    gözlerinde öldüğümü kaç kere

    mahzenimde şarap ruhumda ızdıraptı
    ben uzun bir lal idim o kısa bir hayal
    çaldılar kuklacı düşlerimde büyüttüğüm
    o hüzzam sevgiliyi ki bir sır bilirdim onu
    kimselerin bilmediği ince uzun esmer bir sır
    kim çaldı kuklacı garip ve selis sırrımı kim

    kuklacı son kez vursun boynumu acemi cellat
    söz yeniden doğmayacağım yoruldum artık
    yükü kaygı olan pervaneye ne denir
    topla hatıraları askıda kalsın melal
    kahır yok. sitem yok. pişmanlık hiç.
    suya yenik düşen bir gül olacağım söz

    Kalender Yıldız

  • Bir bukle şiir bırak

    06.09.2022 - 09:01

    YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ
    OLUNCAYA DEK

    Aşksız ve paramparçaydı yaşam
    bir inancın yüceliğinde buldum seni,
    bir kavganın güzelliğinde sevdim.
    Bitmedi daha, sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.

    Ne dudaklarda yarım şiirler
    Ne solmuş aşk ve deniz
    Uçurumlarda direnen güller
    Törenlerle yakılmıyordu henüz
    Dimdik ayaktaydı bitimsiz coşkular
    Bazen aşılmış
    Bazen aşılmak üzere
    O serdengeçti yaralı tutkular.

    Bir deprem çağının birdenbiresinde
    Önce görevler silahlandı önümüzde
    Sonra kurallar ve kapkara baskılar
    Kesildi sanki sözlerin soluğu
    Türküler yetişmez oldu ahlara
    İşte içlenmenin o en içli anında
    Yalnızca sen kaldın kollarımda
    Yalnızca sen
    Dağlı çiçeklere döndü gözlerin
    Hep mutluluk açtı kırlarımda.

    Su ve ateş çağındaydı soluğumuz
    En umutsuz geceyarılarında
    En ıssız yollarda bırakıldık hep
    Yıkılmadık
    Günün bir yüzünde avuçlarken güneşi
    Bir yüzünde yeniden düştük toprağa
    Korkmadık
    Yüreğimizle parçaladık en sert kayaları
    Filizlenip uzandık dostluğun gökyüzüne
    En bereketli yağmurları
    Hep kendi soluğumuzla yarattık.

    Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
    Aşk ile sevmek bir güzelliği
    Ve dövüşebilmek o güzellik uğruna
    İşte yüzünde badem çiçekleri
    Saçlarında gülen toprak ve ilkbahar
    Sen misin seni sevdiğim o kavga
    Sen o kavganın güzelliği misin yoksa.

    Bir inancın yüceliğinde buldum seni
    Bir kavganın güzelliğinde sevdim
    Bin kez budadılar körpe dallarımızı
    Bin kez kırdılar
    Yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
    Bin kez korkuya boğdular zamanı
    Bin kez ölümlediler
    Yine doğumdayız işte yine sevinçteyiz.

    Bitmedi daha sürüyor o kavga
    Ve sürecek
    Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.

    Adnan Yücel

  • Bir bukle şiir bırak

    11.08.2022 - 13:40

    DAVET

    Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
    Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim

    Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
    ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim

    Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
    yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim

    Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hürve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...

    Nâzım HİKMET

Toplam 54 mesaj bulundu