Turgut Erdoğan Şiirleri - Şair Turgut Er ...

0

TAKİPÇİ

Turgut Erdoğan

Bu şehir senin yokluğunda çirkinleşiyor.
Sen gittin gideli bulutlar ağlıyor.
Akdeniz bile sensizliğe sitem ediyor.
Sen olmayınca...
Bu şehir ölümü yaşıyor.

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

Biliyor musun!!!
Kimseler anlıyamaz, yokluğunun ne büyük acılara gebe olduğunu.
Sensiz olan birinin, fiziksel olmasa bile ruhsal açıdan,
Afrika'nın geri kalmış köşelerinde hastalıktan ve açlıktan
sefalet içinde yaşayan insanlardan daha çok acınacak bir halde olduğu kimse bilemez.
Seni ancak, seninle yaşayan bilir...

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

Geceydi...
Zamanı bilmiyorum,
Saatlerle aram iyi değildir ama gece olduğunu iyi biliyorum.
Çünkü ben gecelerin şairiyim.
Bilirim, en güzel şiirlerimi sabaha karşı yazmışımdır...

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

Sana bu mektubu, giderken beni bıraktığın balıkçı kahvesinde “bana şiirler, mektuplar yaz” diyerek verdiğin kalemle yazıyorum.
Şimdi yokluğunun ertesindeyim.İnsanlar var bol zamanda az şeyler yaşarlar, insanlar var dar zamanda ömür sığdırırlar zamana. Biz de seninle kısıtlı zamanda yaşadık sevdamızı. Mahkumuyduk zaman mevhumunun. Ne güpegündüz birbirimizin elini tutabildik, ne sarılıp hasretle öpüşebildik; yasaklıydı sevdamız, söylenemezdi türkümüz. Ancak gece olunca mehtaba çıkabildik. Heybeli olmasa da Alanya kumsalında mehtabı izledik.Sazlar olmasa da denizin narin dalgalarıydı eşlik eden sevda türkümüze.
Sevdamızı dört duvar arasında yaşadık. Bizimkisi özgür mahpusluktu, yeri geldi gölgemizden bile korktuk. Ne kadınlar koğuşundan hüzzam şarkılar yükseliyordu, ne de avlu voltalarında bozlak türküler söyleniyordu. Biz yazdık, biz söyledik türkümüzü gece boyu.Perdemiz vardı, aralayamadık; penceremiz vardı, açamadık; ışığımız vardı, yakamadık; havamız vardı, soluyamadık.
Sen sessizliklerim, sensizliklerim ve kalabalık yalnızlıklarımın tam ortasından geçen çılgın nehir gibiydin.Dalgaların kıyılarımdaki yalnızlıkları, sessizlikleri ve sensizlikleri okşuyordu usulca.
Bölük pörçük yaşayabildik sevdamızı. Dedim ya yasaktı sevdamız. Yine de dar zamanda ömür yaşadık. Yapmayı isteyip de yapamadığım tek şey göğsünde karşılamaktı sabahın ilk ışıklarını ve mahmur gözlerimizi aralayıp “günaydın sevgilim” diyebilmekti. Sağlık olsun! ! !
Beklenen zaman geldi sonunda, gitmeliydin. Biliyordun gitmek zorunda olduğunu, biliyordum kalamayacağını. Cesaret edipte söyleyemedim yüzüne “gitme, benimle kal” diye. Bir gün bir yerde yine buluşacaktı ellerimiz, yine kilitlenecekti birbirine gözlerimiz ve yine şiirler okuyup türküler söyleyecekti sevdaya dair yüreklerimiz.

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

Yazmak... Yazmak... Yazmak ve yine yazmak istiyorum.
Haksızlığı, yalanı, aldatmayı ve aldatılmayı, riyakârlığı yazmak istiyorum.
Tanrıya inanışı ve ateistliği yazmak istiyorum.
Sevgiyi ve aşkı yazmak istiyorum.
İçimde, her zaman dalgalanan, kuduran hırçın bir kelimeler denizi var ki taşmak üzere. Bir başlayabilsem yazmaya, bir başlayabilsem. Kitaplar dolusunca sayfalar dolusunca yazabilirdim.
Tabii ki ilk önce seni yazardım. Çok istediğim halde bir kez bile rüzgara bırakmadığın o ipeksi uzun saçlarını yazardım. Şu küçücük dünyada, içinde bir çok dünya barındıran o duygu denizi gözlerini yazardım. Sonra al yanaklarını ve tatlı, küçük ve zarif burnunu yazardım.

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

SEVMEK
Siz hiç sevdiniz mi gönül dolusu?
Yaşadınız mı bu güzel mutluluğu?
Düşündünüz mü onu, günler geceler boyu?
Tattınız mı aşkı, sevmek denen duyguyu?
.

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

Belki birgün okursun diye,
Alıp kitabımı yaşlı bir sahaftan.
Sana bu şiirleri yazdım,
Kesitler sunup hayatımdan

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

Havada Çukurova sıcağı,
Gece soğuk.
Kendi usumuzda düşman doğurduk,
Kan akıttık oluk oluk.
Gel etme yar!
Törpü olmak neye yarar?

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

Her sabah böyle uyanırım, kuş gibi.Yeni doğmuş bir bebeğin günahsızlığındayımdır her sabah, her gecenin bitimindeki tüm günahlarıma inat. İlk seninle başlarım güne, aklıma ilk düşen yüzünde çağıldayan akarsulardır. Berrak, temiz, saf ve günahsız. Ve bir o kadar da ayrılığın, uzaklığın buruk tadı vardır o sularda. Dudaklarımın kıyısında beliren tebessüm, önce yüzüme ardından tüm bedenime yayıldığında kahkahaya dönüşmüştür artık. Gayrı hiçbir avcı izini süremez bir maralın, apansız sıkıştırıp bir kaynak başında umutlarına, hayallerine son veremez gözbebeğimdeki engin çayırlarda, gayrı tek damla yağmur yağmaz kirpiklerimdeki yağmur ormanlarında.
Her sabah seninle ilk kez buluşacakmış, ilk kez gözlerimiz birbirine değecekmiş, ilk kez ellerimiz birleşecekmiş ve ilk kez o ipek saçlarını okşayacakmışçasına dolu dolu bir umut ve sevinçle hazırlanırım.07.15 Trenine yetişmek için kapıyı yalnızlığımın suratına çarpıp koşar adım tutarım istasyonun yolunu. Bindiğim vagondaki insanların yüzü ilgimi çekmez hiç. Ama bilirim ne şartlarda yaşadıklarını, ne zorlukları aşmaya çalıştıklarını ve her birinin yüreklerinde ulaşılması imkansız bir aşka son sürat koştuklarını. Benim de tek derdim sana olan uzaklıkları aşmaktır 07.15 treninde.
Raylar üzerinde salına salına giden trenin son vagonunda otururken rayların kıyısındaki telefon direklerinden fallar tutarım sevdaya dair, “seviyor-sevmiyor” diye. Hep “seviyor” çıkar ama uzaksın, niye? Durup duruken bir şiirin mısraları gelir çakılır düşüncelerime;
“Şimdi! ! !
Ne saz dayanır yokluğunun türküsüne,
Ne mızrap dayanır bu sevdanın öyküsüne.

Devamını Oku
Turgut Erdoğan

Yine...
Böyle ılık bir ilkbahar gününde.
Dağıtırken meltem rüzgarları,
Geride kalan başıboş bulutları.
Güneş, mavi denizlerin ötesinde,
Son ışıklarıyla aydınlatırken kırları,

Devamını Oku