Bu aralar
Bir siyah tutturmuşum
her şey siyah olsun istiyorum
Bir güneş doğuyor
Simsiyah
Aydınlanıyor dünya
İçerimde bir hastalık başladı aniden. Bu öylesine amansız bir hastalık ki asalak gibi tüm duygularımı kemiriyor. Hakim olamıyorum ona, hükmedemiyorum…
Hastalığım ne mi?
Nefret… Nefret… Nefret…
Şimdi, senin yokluğunda her şeyden nefret ediyorum. Eskiden yalnızlığımın, mutluluğumun en yakın sırdaşı olan mavi denizlerden, tatlı sert dalgalardan şimdi nefret ediyorum. Bana yalnızlığımı hatırlatıyor şimdi kıyıya ulaşan her dalga. Şu, bana her zaman romantik gelen, şiirlerimin ilham kaynağı kızıl ufuklardan, güneşin batışından nefret ediyorum.
Biliyor musun? Artık, dünyadan ve şehirlerden de nefret ediyorum. Şehirleri ayıran uzun yollardan da, derin uçurumlardan da nefret ediyorum. Nefretim en çok iki şehirde yoğunlaşıyor. Birincisi ayrılığı tattığım bu şehirden, adına “ayrılıklar şehri” dediğim, gecesine şiire yattığım, gündüzüne umutla baktığım, havasını ciğerime çektiğim bu şehirden nefret ediyorum.
Ve senin yaşadığın şehirden nefret ediyorum. Bana senin yokluğuna ağıtlar yaktırdığı, seni ışıltılı gecelerinde barındırdığı için nefret ediyorum o şehirden. Nefretim o denli yoğun ki... O her gece ışıl ışıl yanan sokak lambalarını teker teker kırıp karanlık katran gecelere mahkum etmek istiyorum. Karanlıklara gömülsün ki karanlıkta kalmak nasılmış anlasın istiyorum.
Ben... Aşk hamallığı yapıyorum.
Belki de dünyanın en kötü mesleği bu, biliyorum.
Ama... Ama güzel bir kız görünce, dayanamıyorum,
Onu, her şeyden daha çok seviyorum...
Aşkımı küfelere koyup kalbime yüklüyorum,
“En çocuk sesinin anımsadığımda şimdi
Sen çoktan bir bahar sabahıydın hiç uyanmadığım…
Onur CAYMAZ”
Öykülerde böyle yaşanmaz aşklar!
Ansızın başlayıp tutkulu sürer.
Nicedir bıraktım kendimi kelimelerin akışına.Nicedir savaşmıyorum pişman zamanlarla.Hoyrat bir can varki yılgın bedenimde, zaman zaman yorgun gözlerimin içinde kaybolmuş.Islak bir kaldırım köşesinde sırılsıklam olmuş öksüz yanımı hatırlatıyor bana.Ne zaman uzaklara dalsa gözlerim,yolların,yılların,dağların ardından sen düşüveriyorsun içime.Ne zaman yüreğimde hergün birkez daha kopan o delişmen yanım benden uzaklaşsa,sana hep sana birikiyorum delice.Gecenin o dinmeyen uğultusu çoğaldıkça gözlerimin umutsuz rotasında, nedendir bilmem işte o an seni düşünür,düşünürüm.Sürükleyici bir romana dalar masal kahramanlarını sana benzetirim.O umutsuz, bin yüreği bir yüreğe ekleyen genç kızları,yüreğindeki deli inada,zaman misali sürekli ağrıyan o yalnızlığa rağmen, yüzünde tebessüm maskesiyle yalancı dünyada yalancı masalların gölgesine sığınmış yüreği gerçek delikanlıları.Yazıkki elimden bırakıp bir köşeye atamıyorum bu romanı.Giden benden gitsede,sayfa sayfa,umut umut. SiiR_AdAM
Şimdi sen yoksun ya
Başımı taşlara vurasım gelir.
Fırat'ın suyu çağlar gönlümde
Kaldırıp kendimi atasım gelir.
Şimdi sen çok uzaktasın ya
Birgün...
Sabah olmayacak Alanya'da biliyorum...
Güneşin şavkı vurmayacak
Esmer tenime.
Buğulu bakışlarınıkaybedecek
Sarhoş gözlerim.
Hep böyle mi olacak terkedişlerin,
Hep böyle yıkacak mısın beni,
Meydanlara mı sereceksin,
Bu kahrolası lanet bedenimi...
Söyle hep yargılayacak mısın beni,
Canım benim…
Meğer senden ırakta olmak ne zor şeymiş. Daha demin saate baktım 19: 35 idi., aradan beş asır geçtiği halde ancak 19: 40 olmuş. Sanki akrep ve yelkovan prangaya mahkum etmişler. Anla ki sensiz zaman geçmek bilmiyor.
Oysa birlikte iken öyle miydi? Zaman kavramı yok oluyordu, kocaman ev dar geliyordu aşkımıza. Güneş henüz yeni göstermişken yüzünü dağların ardında, bir de bakıyorduk karanlık çökmüş aşk tapınağımıza.
Ya şimdi öyle mi gülüm. Sen dağlar, tepeler ötesindesin.Ben se sensizliğin kahreden satırları içinde. Kendimi resimlerimize bakarak avutuyorum. Ve mutlu gelecek hayalleri kurarak sensizliğe katlanıyorum.
Artık sabahları uyanmak ve yüzümü yıkarken aynaya bakmak istemiyorum. Her sabah sensizliğimi dağınık saçlar bakımsız sakallarla ve kızarmış gözlerle ispatlarcasına aynaya bakan kendi görüntümden bıktım artık.
Şimdi nereye baksam kocaman neonlarla SENSİZLİK yazıyor. Artık bu hayatı sensiz yaşamaktan bıktım usandım.Bir delilik yapmaktan korkuyorum.
Acemi bir aşık gibiyim bugün sana
Karar veremiyorum ellerimi nereye koyacağıma
Cennet misin cehennem misin bilmiyorum ama
Durup durup düşüyorsun garip aklıma
.
Kadınım, aşkım, ömrümün anlamısın
merhabalar şiirlerinizden bir kaçını yorumlamak istiyorum izniniz olursa
Selam Şiiradam...Şiirlerin iki sene önce olduğu gibi yine insanların kalplerine klavuz olmaya devam ediyor...Yanlız birşey dikkatimi çekti; çok yeni tarihler göremedim....Şiirlerini okumak güzel, Alanya da seninle tanışmış olmakta güzel...Yeni şiirlerini bekliyorum. Hoşkal AşkAdamı
selam sana şiiradam! ! ! şiirlerini büyük bir zevkle okudum.Satır satır kelime kelime.... Duygulandım, ağladım...Yüreğinge yaşanmamış özlemleri, isyanı, zaman zaman sevdalara olan kırgınlığı, hayata küskünlüğü yaşadım...Bu duygu seline kapılmış giderken sana eselenmek istedim şiir adam...
Yolun ...