Sen sınırı koydun ben geçmeyeyim diye.
Tedbir aklın öz çocuğudur, amenna
Yalnız sen sınırı çeker çekmez
ben kuruldum ardındakini düşünmeye
demek ki sınırın başladı aşınmaya.
Ele avuca sığmıyor, durulmuyorsun,
En güzelsin, benzerin yok, doyulmuyorsun.
Seni kim doğru dürüst anlatabilir ki!
Bildiğim, zorsun yaşam, hem ne kadar zorsun.
Sana bağlanmak, kendimizi kayırmadan,
Yılanlar gibi kımıldanır
içimin ta derinliklerinde
yutkunulan çığlıklar.
Ve yüzüm taş kesilir ağır ağır
büyürken senin eski yerinde
Hep boşluğa karşı annem
yün eğirir balkonda oy
yüzük mü fener mi bilmem
ışıyan parmağında oy.
Kuran okur babam gece,
Bir saray kurulmuş benden habersiz
benden önce
bir saray kurulmuş
kendiliğinden.
Omuzlarım üstünde yükselerek
Ozan kendine diyor ki, o altın levhalardaki
korunmuş karşılıkları bulmaktır görevin.
Adsız kalabalıklar ortasında, örneğin,
yalnızlık mı el koyuyor içine birdenbire;
Apansız tehlikeye karşı
Bir tan söker beni koyup gittiğin yerden,
daha sürekli, daha zengin senden;
kuyruğu, gökler tavusunun.
Sen ne güzel yoksun.
Şenlikse hep doruğunda biter;
Bunca kilitli kaldığı yeter kapının.
Bu sürekli kıştan, bu kat kat buzullardan,
yeter, kurtar beni.
Bakarsın ağır ağır gökleşen o gövdenle bakarsın,
titrerim - her yerde şimdi sen varsın -
bakarsın; titrerim ta derinlerde
Kapım açılsa 'O mudur giren? ' demeya kalmaz, gecenin
geniş, koyu gölgeli yapraklarına bürünürsün sen;
ve başlar iniltisi dehlizdekinin, sürer
sabahlara değin.
Bir kez olsun adımı söyleseydin, belki bir mum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!