'Sana anlatmak istedim bunu da;
bazan odanda görür gibi olduğunu,
eşikten geçerken duyar gibi olduğunu da'
Mum getirdi bana ev sahibi kadın
-ben yokken evimin ışığını kesmişler
Bir çığlığa tutunup çıktım da uçurumdan
bir bayındır kent oldu sağlığım.
Silkinip mandalar çamurlu sularından miskinliğin
ovanın bağrından fışkıran otlara saldırdılar.
Ve kısrakların yedeğinde kişneyen taylar
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig:
'Yaşıl köktin indi yağız yirke söz'
El vermez daldan meyve devşire söz.
Her anına tat ve anlam vere söz.
Dar günün onunla genişler ancak.
Aşkın sesidir
sürükleyip getirir uzaklardan bir yıldızı
iki karanfil korurken ürken gecemi
biri beyaz biri kırmızı.
O yaman süvari bazan
Düşündüğün oluyor mu beni.
Her mihriban deyişinde
biliyorum bana seslendiğini.
Selim derken, Sadullah derken
ben varım ancak, yalnız ben.
Demek beni düşündüğün anlar
Umutsuz, sandalda doğrulur,
kararan göklerden yorulur;
ıssız denizin ortasında
yanıtsız sorular sorulur.
Işık salınca saklı billur,
Gençlik günlerimiz bunlar bizim, görkem, gurur günlerimiz. Güçten doğan tat bizimdir, hep böyle yalın kılıç elimizde. Bilgelik boyun eğer istemimize, tutsaklığı tutsak ederiz. Armağan alırız biz, dirliğimizin hakanıyız, sevgimizin de.
Bilgelik de ne söz, Ödül dediğin, en bilgeye ayrılmış değil ki. Bir toprak sürer akıl, aptal öküz, ürün alamaz tek sevinciniz. Delilik korkusuz binici mahmuzlarsa, daha bir uçar bil ki. delilik dedikleri eyersiz at, ovalar atı, bindiğimiz.
Yüce bir tutku benimki, göz diktiğim dünya gibi geniş derim. Ey ruhumun eşi, koca bir ilhanlık istediğim sana, gerçek. Yepyeni ülkeler göster alacak, göklü Tanrıya ant içerim. Çok geçmez benim olur hepsi, senin olur bu gece sonsuza dek.
Rüzgarlar esmede uzaklardan, çözüle, dağıla, kaygılar
içre gövdem, yaprak yaprak uçar boşluğa, rüzgarlarla hep.
Rüzgarlar esmede uzaklardan, ıradıkça benden ayaklarım, ellerim, yıldızlar akar varlığıma hep. Rüzgarlar benden doğmada artık, ağarım bir büyük, bir ıssız boşlukta, sana doğru, yıldızlar, yıldızlarla hep.
Pürüzsüz bir elmas daha kazandı, ölüm, tacın:
Gövdesini kimseler bulamadı boğulan kızın;
verimli topraklarım hep düşman elinde kaldı.
Ko zincirleme yenilgilerim, umutsuzluklarım
daha güçlü birini aranmak olsun, daha çetin.
Değil mi ki sonunda çıktı komadan güneş,
Kaslarımda sıkışmış binlerle can
değişe değişe kurdukça beni,
taşar, taşar inimden
alırım görünmeyeni ;
yepyeni bir çağım yer yüzünde ben :
Kaplan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!