Sessiz kelamlar içerisinde nutku tutulmuş bir geçlik yetişmekte
Kiminde kalmamış geleceğe dair hedef kiminde yok bir aile
Sahipsizlerimize sahip çıkanlarda yok değil hani kuytu köşelerde
Evladı Fatihan kalacak mı dersin dost medeniyet denilenin dişlerinde
Korkularımızı doldurduk çuvallara ve kapattık en mahrem sarnıçlara
Hiç düşünmemiştim bir gün sana şiir yazacağımı
Gözlerine türküler yazıp saçlarına yıldızlar takacağımı
Anlamadım yıllar nasıl geçti yanında
Sözler vardı dün rüyalarımda geleceğe dair
Şimdi gerçeklerimde sen varsın sadece
Yollar gidiyorum saatler sürüyor ama gün bitiyor
Taze gün gibisin sevdiğim
Sana uyanmak istiyorum
Önce tan yerini anımsatan
Kahve gözlerinde doğmak
Sonra kamaşmak istiyorum
Öğlen güneşi gülüşünle
Bazen koştuk peşinizden erişemedik hızınıza
Bazen ağladık yokluğunuzda
Üşüyünce ellerimiz
Ama en çok onun gidişiyle yıkıldı dünyamız
Şimdi bu satırlar ömrümüzün günahıdır
Bir erkek yüreği yandı dün akşam
Kimileri gördü dumanını, ağladı
Kimileri yar koynunda uykudaydı
Bir erkek yüreği yandı dün akşam sevdiğim
Adını bile bilmediği kişiler aldı onu
Herkesin bir rüyası vardır ya, hani uyumadan önce rüyalarında görmek ister, en karamsar anlarında bile o rüyayı düşününce mutlu olur insan. Hatta ağlarken bile gözlerinden süzülen damlaları ani bir hızla keser gider ya o rüya. İşte benim rüyam sen oldun sevdiğim yıllardır.
Umutla her gece uyumadan önce acaba bu gece rüyalarımı süsleyecek misin diye hayal ettim hep seni, bazı gün gözlerini düşündüm... o yakamoz vurmuş deniz misali parlayan kahverengi gözlerini, bazen de o kıvır kıvır saçlarını... hiçbir zaman çözemediğim birden fazla bilinmeyenli denklemleri andıran saçlarını düşündüm. Ama sen rüyalarıma hiç gelmedin, ben ertesi gün yine seni düşündüm. Sabah uyanınca göremediğim gözlerinin hayal kırıklığına bir de yanımda olmayışının vesikası olan yorgana sarılma anı var, biliyor musun bazen sırf bu yüzden ağladığım oluyor. Birkaç satıra siliyorum gözlerimi sonra hayat tekrar biniyor omuzlarıma.
Gün telaşlı gün geceye kavuşmak için aceleci, bu kadar telaşın arasında seni birkaç dakika görmeyi ümit ettiğim eve dönüş yolunda beklemelerime saatler hep ağır başlılıkla cevap veriyor. Saniyeler dakikalara, dakikalar saatlere saatler bana küskün. Peki ama ben neye küskünüm o zaman.
Hüznüne saldım tüm umutlarımı
Bir derdim var artık gözlerimden süzülen
Bir de sen varsın bedenimde her gece
Uykusuz saatlerimin kaybedilmiş rüyası sen
Hüznüne saldım tüm umutlarımı
Hasretlere gebe gece
Hissediyorum yâr
Ha yağdı ha yağacak hüzün üzerime
Ellerin yok, sıcak nefesin yok
Ağlamaklı tıkırtılar var evin her köşesinde
Sustum, pustum, sindim yâr
Masamın üzerinde kalan
Sadece bir resmin...
Bir kere güldürebilseydim
Ufku gözükmeyen gözlerini
Belki de bu kadar korkmayacaktım geceden
Konuş…
Kulaklarımda yankılansın tüm zamanların çığlıkları
Yalnızlıklarını haykır bana sokak çocuklarının
Ve hatta bir gece yarısı köprü altında titreyen
Bir ayağı topal dilenciyi anlat bana
Ben sana tasarladıklarımı yazana dek bilirim ki bugün yarına evrilecek...Bilirim ki ömrüne milad olacak olan bugün yarınlarına sabi umutlar doğurup en mavisiyle renklerin,yoğuracak....Can kardeşim,en mutlu günündü bugün ve can kardeşimin yanıbaşında yer alamadığım için inanılmaz huzursuzum....Yüreğ ...