gezer melali taşlayarak sinem
taşlara konmuş dönüp duran hanendeler var
dönüp gitmişim, kaldıysa arkamda gölgem
örttüğüm kapılarda gözle görülmez pencereler var
her çalışın senin O'na
bir zehri mükafat aslında
derin ve ulvi bir yangınla hepsi kül
ayrılık kemikleri kafatasında
derilerimi yüzer sağken
ellerimi anlamıyorum ki bazen
habersiz yollara düşüyorlar
umuyorum ki bir deniz fersahı uyansınlar
başka tereddütler başka ümitsizlikler içinden
bilmezler hangi fikre takılıp beraber
güldüğümü sanıyorlar - bırak öyle sansınlar
ne işim var bu sokakta.
bu sokakta senin adımlarında dizilir evler.
vahşi bakışlarından süzülen kiremit rengi .
alev misin hiçliğimi yakan bilmem?
yanağın bitmeyen boşluğum peşinde alevler.
nereye gitsindi Haydar nereye
püf edip kalabalıkları
toz mu esti gece
tayyareler çizmiş göğü çizer gibi içimi
içim Haydar içim bir bilmece
saydam jilet gibi keskin ve ücra
ben bir günde büyüdüm
tuğlalar dizdiler üzerime
güvercinlere sor
böyle inanmıyormuş gibi bakınca yüzüme
güllere sor
takılmıyorum artık kara görünen denizlere
benlik perdesi önünde
gözyaşımla yıkıyorum duvarlarını
hasretin karşısında duramıyorum
kapılıyorum
kabuğundayım cevizin
iki kişi düşer yola biri gölge
çarpar dalgası kayaların
huzur kalana yasak bölge
biri yolunda , biri darmadağın...
bir dünya dolusu boşluk
aldım çehren gibi içime işleyen sözlerini
kağıtta kalemin bıraktığı izden
kokladım ellerin diye
resimlerinle yaşadım ben
ne anlattım
hangi masaydı kör öfkeyle
neleri çiğnedim giderken
avcumun içinde delirmenin özgür
delirmenin vahşi
delirmenin acınası halleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!