ne kadar çocukmuşum Musa
bu manzaraya yazık
gülüşüme konan kuşları kovalarken
her çeşmede akıp giden ellerim miymiş
ya sen nasıl görmedin
yanımdaydın hep zira
ey, kaçırdığı trenler durdurulmuş
yine de küsüp arkasını dönüp giden gönlüm benim
umutsuzluk şeytan dan değil midir?
ey, hesabını kitabını kusurlu yapıp
ve dudak söze küstü bu gün
kalem denizinde
kelam bulamayan kısacık ömrüme
Ey ruhumun da içine giren
Ey beni benimle harbettirip
Güneşin doğduğunu görmeyen göz
Gecenin uzunluğunu nasıl bilir
El yaptım sanır, ayak yürüdüm
yol diyorum yol
bir hiciv taşı gibi
güreşirken dağlar denizlere güzelleme
sevmişken böylesi teveccüh
ve ısrarla istenen o eksik dua
derdimin özü sen
bir gün
çıkıp gelsen
böyle nar bahçeleri arasından
ey zeytin ey incir
yakışmıyordu yüzüne hüzün
sanki borç alınmış, ama harcanamamıştı korkudan
ödeyememek bir nasırlı acıyı
aklıma saran nedir
bu saatte hem de
uyandıran huysuz kiracıyı
Yazları sıcak ve kurak
Kışları soğuk ve yağışlı
İçime işleyen bir yeri varsa dünyanın
İşte tam burası
Kilit taşlarından süzülür yağmur gibi
Üst katta ağlayan kızın gözyaşları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!