Sızıyorken bu karanlık
anlık umutlu düşlere…
Sızım ağlatır; gel işte!
Yetmiyor delikanlılık…
Akıllan der hükümranlık
Kendimi bulduğumda hep bende,
yapayalnızlığımı öğrendim.
Sonra soframa oturan,
mert sandığım insanlara
sunduklarımdan iğrendim...
Masallarda anlatılan,
-Çocuk gibi inandığım-
Senli temiz duyguları
Kurgulayıp barındıran,
Ruhum yıkansın diyerek;
Musallada yatıyordum.
Zamanıdır;
umuduma keder olarak yansıyan,
boş konuşmaların terkinin…
“Bir gel” sunumunda artık
tek kelime bundan sonra,
kar etmez senli bir düşe…
İnsanlığa dair olan
rasyonel düşlerimin,
pozitif toplamını
eldeki insana böldükçe;
sonucu bildiren kavramın,
tanımca ifadesi bitiyor...
Sevda düşlerimde benim
küçük burjuva yanımdın.
Sense proleter gücüme
sempati duymuş hanımdın.
Duygu sömüren kültürde,
Miras bırakmalı bir tek gülüşün,
Etkisi kalmalı her gidişinde...
Rüyalar, her sabah yarıda kalıp;
Yokluğun her gece uyandırmalı...
Elem dolu azap sensizlikteyse,
Mutluluk mutlaka senle olmalı...
Tanrı kıskanacak beni!
Gördüğünde bu ateşi,
Zebanilerini kovacak!
Elem dolu azap diye
tarif ettiği acıyı
yaşadığımı bilince;
Aşk uğruna hep sürünen
halim oldun bilemedim.
Halim olma, cezanı sal,
senden mühlet dilemedim!
Sevgiden neydi beklenen
Çepeçevre sarmış beni,
yalancı, bencil insanlar.
Öyle labirent olmuş ki yaşam,
kime varsam soğuk duvar…
Yoruldum bu çıkmazlardan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!