Suya küsermiş çiçek,
güneş yasak olanda;
kuruturmuş kendini,
kökünden yolunanda...
He gülüm!
Böyle bir sevda açar;
Demek beni sınıyorsun!
Demek kendi suretinden olanı,
kendi hatalarından dolayı,
kendi çelişkinde yakarak
orada, ısınıyorsun...
Kendi güçsüz tarafını
Sonlu değerlerimizin,
bağımlı bileşkesinde varolan;
son kertedir bizim için,
sonsuzluğun başlangıcı...
Mezkur döngüdeki varlık,
Mutlu düşlerle kurulu,
yaşanılası dünyayı;
inandım, sanrı yarattı...
Bulunduğumuz mekana,
mevcut yaşanan zamanda
İlkokuldan sonra ırgat olmuşum,
çalışmışım ağaların tarlalarında...
Güneş, inadına daha sıcak;
rüzgar, inadına daha az
vurur olmuş tenime...
Ne ki: yener mi içimdeki ısıyı,
Senin emeğinle saraylar kurmuş;
görünüş insan ya, beyince ayı...
Bütün köprülerin başına durmuş;
sanma geçeceksin deyince 'dayı'...
Ateşin kat güneşine,
İstatistik adındaki
bilimle ıspatlanmasa;
belki de olabilirlik
ihtimali var olmasa;
umuda böyle sarılıp
yarına merak duymazdım...
Yanıma gel!
İki elin kanda iken;
ellerini yüreğimden,
uzat artık ellerime…
Yarın engel!
Bir girebilsem diye düşlerim,
düşlerine...
Bir görebilsen;
bu sana düşkünlüğüyle,
düşüp-düşüp kalkmayı
yaşamsal bir dövüş sayıp;
Burjuva devletin egemenleri!
Hükümran olduğun düzeninde ben:
zenginlik kaynağın
proletaryanım...
Aşığın ambalaj içinde gizli,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!