Sırtı sıvazlanmış şimdi. Azönceydi
Yaşarken yanılmış bir depremin. Giderken
Ki son sözü. Üzgünüm olamaz sevgilim
Sen giderken üzgün olamazsın. Bu yüzden
Ben şimdi. Bu sırtı sıvazlanmış bütün şimdiyi
Mola verilir yolculuklarda
Yola çık da
Molayı sonra sayıkla
Başım ağrıyor
Yanımda ağlama
Gir içeriye
Kapa kapını
Sesiz sakın katılana kadar ağla
Ne biçim yüreksin sen be
|~“Di yeter Erdal hadi! ”
“Di yeter da(h) a! ”
Zavallı kadıncağız bu şekilde var gücü ile bağırdıkça bizler hayallerimizle oluşturduğumuz erotik görüntüler karşısında kıkırdayıp duruyorduk.~
Evimizin hemen bitişiğindeki bahçe duvarlarını bizim bahçemizin arka duvarından yararlanarak tamamlayabilmiş dört kişilik göçmen bir ailenin inanılmaz öyküsünü dinlemeye hazır mısınız?
Aralarında mektep medrese görmüş tek bir kişinin bulunmadığı bir aileydiler.
ses renginde yağan yağmurla boyalı
sis bakışlı mutlu gece,
buz beyazı sokaklarının dönülmezliğini nereden bilsin
saçlarımın gümüşlerine
soylu sevdalar yükleyecekse
rüzgar
Kar yağar
Yağmur yağar
Hasta olur
Tökezlerim
Öğrenciydim
Şimdi de öğretmenim
yüzünü gönlünü güldüren
minicik gece yıldızını kovaladın
çelimsiz de olsa
pırıltılar saçar
nasılda açardı avuçlarında
anımsıyor musun?
Çelikten sinirleri olan cani kahkahalar
Darağacımızı gıcırdatacak
Son hırıltımızla
Kocaman bir çamura karışacağız
Ve belki de o gün birbirimize sımsıkı sarılacağız
Gözümde gönlümde devleşen sevdalarım
Ezdiyse
Ne diye hırlaşıp duruyorum ki
Hala kendi kendimle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!