hoş geldin bebek
sana ışıklı bir dünyayı hazır sunmak ve gel bu güzel dünyada doya doya yaşa demek isterdim.
Bin güzel dilekten daha güzel onbinlerce dilekten konfetiler yapıp barışçıl bir dünyanın ufkundan beşiğine yıldız yıldız akıtabilmek isterdim..
Karınları tok, sırtları pek bebelerden arkadaşlar işsizlikle tanışmamış analar babalar arasında güvenle koşturacağın bahçeler, doğruyu ve güzeli öğreten bilgiler,
Safsatalardan arınmış beyinlerin uçsuz bucaksız bilgeliği ile donatabileceğim özgür ülkeler, içinde savaş sözcüğü olmayan sözlükler…
Armağanımdır bana
Yalnızlığımın çiçekleri
Defterlerimin arsında preslenmiş her biri..
Toprak
Su
Kök
Sap
Yaprak
Öpülmedik çiçeklerim çiçek açmayacak
Aklının erdiği bütün muzur yolları denedi
Şarkı bile söyledi
Beceremedi.
'Yangınla savaşamaz sarıya çalan yapraklar...'
Yanar
Kül bırakır toprağa
Polenler tutunur küllenmiş tozlara..
Bahar olur..
Cümbüş olur
KÜÇÜK İSTAVRİT
Küçük istavrit yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye..
Önce müthiş bir acı duydu dudağında
Gece
Karanlıklar doğum sancısında
Ben onaltı numaradayım
Sen
Onbeş nolu öteki dünyada
Gündüz yıldızları gibi varım
Üşüdü.
Eleri boş ceplerinde
Yumruk kadar yüreğe
Böldükçe ağırlaşan
Bunca yükü yüklemek
Ayıptı işte.
Yükseldikçe dikleşti basamaklar
Destekleri çektiler
Ortalarda bir yerde
“Hadi buyur
Hadi yürü
Yolun açık olsun '
Değmez diyorlar
Ağlamaya değmediği gibi
Tenime değmeyen ellerini
Yüreğimle sevmeye hiç değmez.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!