Sarılabilecek bir dal bulabilmiş
Mor çiçekli sarmaşıkları kıskandığım
Güneşli bir öğlen üstü
İçim kollarını çekti
Kollarımın zavallılığı
İçimi incitti…
Kocaman Bir Şiir
Ağzı sakızlı
Ayağı topuklu
Satılık çiçekler ile parsellemiş caddeyi
Mini etekli bir erkek
Kokulu mektup zarfları yerine geçti ya
Telefon su doğalgaz faturaları
Posta kutusuna bakmanın tadı kaçtı.
Yani demek isterim ki
Yazmazsan yazma be.
'Telefon ediyoruz ya...' da deme.
Bebek,
Papatya,
Üç hüzzam iki uşşak,
Bir acemaşiran,
Onca yılın ardından yükselen
Şen kahkahan,
Ah serseri,
Küçük bedeni
Beyinsiz hanımefendi.
Sen bu küfrü hakettin
Boyunun ölçüsü güzel miydi(?)
Öğrendin....
Yağmurları dinle
Buradayım derim ben
Tatlı bir melodiyle
Sana mı ne?
Bedenler ritme uymuştu,
Beyinler ortama.
Düşünce tembeliydik
Olduğu gibi akıyordu zaman
Yaşanmıyordu sanki.
Biz onu değil
Canan
Candan ileri
Yani az da olsa mesafeli
Candaş
Canla beraber
Candan içeri...
Ağlayarak doğman ile herkesi güldüren,
Sonra ağlarcasına kendisi gülen
Adına Bebek denen
İlk çığlığınla kasık sancılarımı uçkun hazlara dönüştüren mucizeni unutup
Senden öğreneceklerimi öğrenemeden
Sana öğretmeye kalktıklarımla
Candaşım,
Bahar geldi diyor takvimler.
Ellerimiz neden soğuk.
Hep böyle üşür mü şiir toplamayan parmaklar…
Gel candaşım,
Adalardaki mimoza sarısıyla gel.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!