Öyle umardım
Acılarım büyütecekti
Sıyrılıyormuşcasına kültleşmiş derisinden
Ucuz dimağların tahminleri ötesi derinden
Bırakarak usulca bir köşeye daralarını
İncecik nefes dahi sığmayan dar alanı
Göbeğinde firkatin vuslatı özle,
Kavuşmak mümkün ancak katıksız özle.
Kabarık sözle değil muhtasar özle!
Nefsini dipsiz imkansızlarda yıldırmadan,
Musalla taşı son namazını kıldırmadan.
Nere istikamet diye gösterdiğin nokta
Duramaz koşarım unutulsam dahi yokta
Terk-i diyar doğduğum, büyüdüğüm ilimi
Anmasam bir an bile yanarım sevgilimi
Benim ısrarla düştüğüm yerden
Önyargılarıyla tutunmakta hayata
Ustaydı kalabalıklar.
Kalabalıklar, biliyor olmalıydılar
Bahara doğru yaşamayı
Bense güzün derdiyle meşguldüm baharda
Adını anmaktan bile titrerken
Kesti yönümü yolumu ayrılık
Ben artık taze bir nefes beklerken
Bir gözyaşı akar içime ılık
Ay yüzlü yârime veda vaktidir
Baş koymak
Hazana soymak çiçekleri
Takvimleri oymak
Gece vakti ansızın gömülen
Toprağa bir buğday tanesi
Bir kirpi sesi uyandıran geceyi
Parça parça anı uç uca eklemek,
Kor alevden yakıcıdır beklemek.
Dipsiz sessizlik, yankılarla oyuk;
Zarı zamanın ta kökünden soyuk.
Çıkmazında yolun ruhum kıvrılır,
Bu saf halden kalbim bizâr.
Yaralı gönlüme sızar,
Toprak sudan, aşk akıldan sıyrılır.
Dert midir acep dert diye seçtiğim?
Yırt kendini unutmaya
Devrin sahte kodamanı
Ne yapsa tutmayan maya
Bilemez sapla samanı
Etti bütünüyle ters yüz
Sitemim değil vitrindeki güce
Olsa ancak dağlara dağlaradır
Gidecek hiçbir şey kalmadı güce
Çabam ölü sağlara sağlaradır
Düşlerin hiç gelmeyen ipe sapa
Tutmayı bilmeli insan ..
İyiliği yüreğinde..
İyi yürekli insanları yaşamında...
Sırları içinde..
Dilini gerektiği yerde..
Yarasını dışarıya göstermeden en derinde ,
Gözyaşını düşmeden kirpiğinde...
Tutmayı bilmeli insan ...
Her şeye rağmen.
Hayatın bir uc ...