Kaçmasın diye ucu elimden zincirin,
Balta girmemiş ruhum kaskatı kesildi;
Doldurmayacak çekirdeğini incirin,
Hadiseler sırtımda, benliğimi sildi.
Bu mu hayat bir kuru maişet çabası,
Eyledim kendime ateşi durak,
Ateşle dostça yanıp sönmek için.
Meğer vermişim göklere dal budak,
Aynı köke tekraren dönmek için.
Daha yere düşmezken gökten sözler
Virane gönül imkansızı özler
Yüzük takıldı kıyıldı da sözler
Yabancıydı lakin kendine özler
İman bir ömür küfür yalnız bir an
Nereye varır sonu bu keskin yolun,
Ölümü hareketin peşine savan.
Menzili maddede fikirler yok olun!
Var mı bir öğreti ölüme pehlivan?
Ezilir takvimler bir gün o gün gelir de,
Masum hayalim göklerde ellerim kirde.
Ne emsaldir akça geçmeyen o şehirde,
Zümrüt, yakuta yahut gümüş ve altına?
Cevizde kabuk kuşta tüy insanda haya
Örtü örtü üstüne saklanan bir cevher
Sanma görünür ışık vurdu diye aya
İfşaya esrarını kıyameti bekler
Toplasan da yığsan dünyadaki bütün bir âhı
Bilmem taşır mı terazi yalnızca refahı
Kadın çocuk evlad-ı hak masumca yanarken
Teneke kafa dünyayı toz pembe sanarken
Dönüyor arzu etrafında dünya dönmüyor
Ortasında çadırların yangın sönmüyor
Halkalandı bir acı çığlık ulaştı yâre,
Bin bir parçaya böldü kalbini pâre pâre..
Tabutunun üstünde şanlı al beyaz bayrak,
Yolcu ebedî yuvaya ona sarılarak.
Yakıyor göğüsleri kavurucu ağır yas,
Vurulur ucu yok kat'a bu acıya mikyas.
Çarşıya indi mahrem bayağılık dorukta
Nezahetle necaset artık aynı olukta
Tüketiyor kutsal ömürleri tek solukta
Öyle ki kanlı bir nefes zihnime üşüştü
Hasreti inletir ruhumu hep uzakların
Sesler ve sığ nefesler
Birbirinin ardına
Sıralanmış kafesler
Sesler ve sığ nefesler
Oynanır da piyesler
Tutmayı bilmeli insan ..
İyiliği yüreğinde..
İyi yürekli insanları yaşamında...
Sırları içinde..
Dilini gerektiği yerde..
Yarasını dışarıya göstermeden en derinde ,
Gözyaşını düşmeden kirpiğinde...
Tutmayı bilmeli insan ...
Her şeye rağmen.
Hayatın bir uc ...