Sarhoş olamıyordu geceler boyu
Kurulup bozulan masalarda
Hesabın unutulduğu
Körkütük meyhanelerde
Aradığını bulamıyordu
Aslında ne aradığını da
Operasyon geçirmiştim
Başucumda şakıyordu Ece’m
Sana ithaf tüm şiirlerim
Okunmadan
Dönüp gelmişti gözümün
Üstüne, üstüne
"Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre, müebbed bu yerde mahkûmuz...”
Ahmet Haşim
Gün batımında küstü akşamsefaları Kaçarken yakamozların yankısından Gizemli şıpırtılarla geldi sahile gün Süzgün bedenin dalgalanınca sularda.
Hani benim o hiç kutlanmamış
doğum günümü kutlayacaktın
n’oldu da döndün sözünden
unuttun mu yoksa kırgın mısın
Her şey birden bire ne sen ne ben
Uzat hadi ellerini
Tutun ebruli yosunlara
İnandırıcı değil o gözler
Bırak uyusun
Görmesin
Bıkkın tanrıçaların ellerini
Yağmurun sesini dinliyorum
Toprağın çiçeklerin bulutların
Denizlerin kokusu var havada
Sarıçiçeklerin baharında açan
O gece kar yağıyordu
Son yapraklar düşecek gibiydi
Biliyorum bekleyenin sen olmadığını
Ama bir bekleyen var
Sen olmadığını bildiğim Eskiden beklerdik birbirimizi
Her şey başkaydı
Gürültüsü yoktu şehrin Her köşede
Yaprak dökümünün
Fısıldayan sesi
Akşamın son ışıklarında
Sabaha diyordu
Kavuşmalar
Değişen bir şey yoktu
Ölüm ile yaşam
Birbiri ardına kayan
Yıldızlar kadar yakındı
Pişmanlıklara yer yoktu
Kuruyan pınarlardan
Gün doğar şimdi
Başak vaktindedir buğday
Yağmurlar ıslatamaz ellerini
Çiy lekesidir damlaların her biri
Yağmurlar yağmasa da olur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!