Amacın varsa yok olup gitme
Yaşam güzel sakın terk etme
Nefretin yanında benimle gelme
Aylak, aylak dolaşıp, kendini üzme.
Ayranın bardağında bol,
Yüreğim bir volkan,
Ben ki sana vurgunum.
Ve ben ki senin ile varım.
Sen, varsan ben O...
Yanında olmanı istiyorum...
Sana gönlümün derinliklerinde ki
“ … Açık bırak da gel defterini, Yaz, kalemle amaçlarını, Yüreğe dokundur, sarıl, Kararların için değil, Yaşa Yaşamı Özgürce…Gülümse… Farkında”
Bugün, Yaşamına yeni bir ak sayfa AÇ…
Açmak istersen, yaşadıklarını arkanda BIRAK…
Bırakmak istersen, benimle GEL…
Gelmek istersen, yanında bulunsun DEFTER…
Yolculuğum
Dumanı tüten trenim
İçimdeki yalnız sıla
Hasret çiçeklerim
Bahçem renkli
Paylaşımcı, yardımsever
Erzurum’dan İstanbul’a seyahatteyim.
Biri doğduğum şehir,biri yaşadığım…
Biri özlem duyduğum,biri beklediğim…
Erzurum’dayım… 100. yıl parkında bir türkü tutturdum.
Yürümekteyim… Söylenmekteyim.
Semaverde çay sıcacık, insanlar sarar apaçık
Sen! ...
Hiç öldün mü? ...
Yaşadığın ânı anlamadan
Seni ben gönül kuşuna,
Seni ben kendime adadım.
Sen! ...
Kaliteli bir toplum istiyorsan eğer
Sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü unutma…
Anlayışlı bir toplum istiyorsan eğer
Ağız kokusundan ders almayı unutma…
Bana çocukluğumu ver İstanbul
Taş duvarlar arasında
Sığınak sevdalılar içerisinde
Kaybolmuşluğumu, yitirilmişliğimi
Üzerine duvar yıkılmış oyuncaklarımı,
Kolu kopmuş arabamı
Aynada ki Maskemiz… Suçlu ben değilim. Suçlu sizsiniz. Beni yetiştiren sizsiniz. Beni Türk Devlet Okullarında okutmadınız… Sandınız ki paralı eğitim size başarı getirir. Fransız- Alman- İngiliz Kolejlerin de beni bana yabancılaştırdınız. Bana bir model olmadınız… Modelimi bulmama da izin vermediniz… Yanlış yada doğru bulduğum modellerimin de içine ettiniz… Mustafa Kemal Latin harfini öğretti. Dilimiz Türkçe. Dedi…Siz Tükçe’Nin de içine ettiniz… Lakap takarak ruhumu bedenimden ayırdımnız… Adımı unuttum… Şanımı unuttum. Dinimi unuttum. Irkımı unuttum… Dilimi unuttum… Şimdi ise kendimi unuttum. Kendimi ifade etmeyi…Kendine Saygıyı, Kendine Güveni, Kişisel sorumluluğumu…Kimliğimi, Tarhanın Manik Atak Tarhana Çorbası ile beynim kişilik ve karakter bozukluğu ile kaşelendi. Karakolda, Cevriyenin damgası kolunda, benim damgam kafatasımda kaşelendi… Sokaklara düştü…Delilik… Velilik… Zırdelilik… Mesleğe gore merhabalaştınız. Yedi hafle başlayan ATATÜRK’ü öğrenen… Mustafalar, Kemaller, Latin harflerini öğretirken, Bir çocuk vardı. Geleceği için…Karatahtanın önünde, tebeşir tozu yutan. Ve bilmediği zaman kafasına tebeşir fırlatılan… Ben Türkçeden, Türk yazarlarını bilmezken, Siz İngilizce, Almanca fransızca örnekler verdiniz… Ne fark eder ki! Bir de doğuda ki dili öğrenin… Kürtçe… “Bir dil bir insan eder” bir insan bir millet, bir mllet, bir vatan eder.” En azından o boğaziçi çocuklarını topluma kazandırırsınız… Çocuklarınız yabancı memlekette askere gitmesinler diye paralı askerlik için beklettiniz.… Parası olanlar okuyamadı. Engel konuldu. Biz okuduk. Ne olduk ki! ... Sen okuyasın… Sen de okuma… Adalet yerini buldu. Sistemi değişecek, “ Adalet Kadın” haketti okumayı. Adına çağdaş Türkiye dediniz. Öğretildim mi? ... Eğitildim mi? Bilmiyorum… Çok cahilim... Çok çaresizim… Değil size kendime bile mühahale edemiyorum. Sorumlu sizsiniz, Çünkü, siz insanların isteklerine, düşüncelerine, inançlarına, iltifatlarına, ihtiyaçlarına, iradelerine, iltimatlarına, müdahale edenlerdeniz… Hamasa şiirler yazarak, göz boyadınız. Kendi egonuzu sahne ye eklediniz…Barış isimli gezi motounu, savaş gemisi haline getirdiniz. “Bana beni yabancılaştırdıklarınızdan” değil, bana “NUTUK”tan örnekler verin… Bana Mevlana’dan, bana Yunus’ tan, bana beni anlatan kitaplarımdan örnekler verin… Bana Kuran_ı Kerimden örnekler verin. İlk Emir Oku… Oku… Oku… Olanı çevirdiniz kendinize… Yaz kızım yaz… yaz… yaz… “ İlham arısı bile karışmadıkça sokmaz en acı noktanıza… Siz kendi dilinize, dininize, ırkınıza kendiniz iğnenizi soktunuz. Arı soktu dediniz… Modeli unuttum…Yabancılardan değil, “Başarı Adam” peşinde koşarken, eğitmenliğin ve öğretmenliğin arasında sıkışıp, liderliği unuttum… Nerede “Çalışkan Adam”ım… Nerede “ Utangaç Kadın”ım. Suçlu Sizsiniz. “Aile Kadın”ım, “ Çevre Kadın”ım, “Eğitim Kadın” ım, “Sağlık Adam” ım Suçlu Sizsiniz… Arı bile güldü halinize… Gülümsedi. Dışarı da deliler kalmayacak diye…Hep içerideyiz… Diye… “Gülümse Kadın” gülümse… gülümse… gülümse…” Artık şiir yazmayacağım. Beni ve içimdeki Elmas çocuğu öldürdünüz...Siz hep, yıllarca gülen çocuk tanıdınız. Maskeyi attım. Kaporta gevşemiş… Bu son şiirim size… Deprem Çocukları…
…“ SORUMLULUĞUNU TAŞIYACAĞIN FİKRİN ADAMI OL.”
(Ahmet Hamdi Tanpınar) ”
Sen Süreyya...
Geceleri kuzgun,siyahi,
Gündüzleri toz pembe gören gözlerim,
Günlüğünde kendini arayan,
Çırpındıkça batıyor hislerinde,
Gözlerinde her an yaş,
Meyve veren ağaç taşlanır devam edin.