Ruhsuz bir gecenin şafak vaktindeyim.
Kaç fecir geçti, saymaktan yoruldum.
Çiçek açmaya çalışan kaktüs gibiyim.
Ruhumu,ateşinle yanan, bu naçiz bedenime sığdıramaz oldum.
Yine güz geldi kızıl sarı yelesiyle
Mut şarkıları söylerdi yüreğim bir zamanlar
Şimdi fırtınalar besteleniyor orada
Mavi ay giyinirken altın sırmalı atlaslar
Gecenin hüznü dinleniyor söyleyemediğim şarkılarda.
Ne umut, ne sevinç kaldı çiçeksiz bahçemde
Satılık düşlerim var benim
Bakmayın ak düşen saçlarıma.
Sormayın yaş kaç diye
Dokunmayın ruhuna, yorgun senelerimin.
Bir seher vakti başlamıştı bu hikaye.
Sıralarını bekleyen umutlarım vardı;
Elimde; yarım kalan romanda.
Umutlar; adı üstünde; yaşanmamış rüyalardı.
Yok oldu, savruldular yaşanmadan,
Acılarda, zamanın ruhunda, tozunda.
Rüzgârlı bir gecede seni sevdim
Saçların yosun kokusu giyinmişti.
Son fecre kadar senden aldım sana verdim
Bahar kokun tüm benliğime sinmişti.
Yıllarca kor alev yanan bu yürek
Yüzüğün parmağımda, adım nikahında
Bu aşka el-aman diyorum.
Kimliğimi arıyorum, meyhanecinin salaş masasında
Şişeler bitti, kadehteki izlerde seni arıyorum.
Kimsesiz ve umarsız bir kedicik yatağımda
Denizin göz yaşlarıyla yıkanan
Kumsaldaki ayak izlerinde,
Mutlar vardır ya maziye kanat açan,
Kayboluşlarını izliyorum.
Sonsuz lacivertte derin uykuya dalan
Yıldızların göz bebeklerinde
Şu zavallı ruhumda yaşayan ızdırapların
Danslarından yoruldum , bitsin diyorum artık.
Sancılı günlerin gözyaşlarını , yarınların
Derinden bir ses duyuyorum ve geceyi yırtan bir ıslık
Bırakın bana yaşanmış dünleri,
Silinir sessizliğin kumsalında ayak izleri
Soluk alır yayılırken dalgalar.
Fısıldamaz olur gönlüne birileri
Konuşmaz olur gizlerdeki aynalar.
Sevgiden eser kalmaz tutuşurken bulutlar,
Akan yıldızların resitali altında
Yorgun düşler sabahlıyor.
İnen gecenin gizemli koynunda
Bir keman konçertosudur gidiyor.
Yaşamak istiyorum ılık bir nefes gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!