değme mutluluklara taş çıkaran
parmakların arasından kayan kum taneleri
bir elveda!
ağlayandır
sahipken sahip olunmamışlar için
kahramandı söylediğin sözler
bir de eylemlerine uysalardı eğer
savaşçı dokunuşların vardı
hiç kimse aynı yerlere
dokunamazdı
gözlerindeki ihaneti görmeseydiler
dun gıbı hatırlıyorum
mutlulukla
eziyet eder insan kendine
tuhaf
bir
gel diyorsun
gel diyorsun amma
düşüncelerimi çarptığım
zifiri karanlık duvarlara
çarp parçala beni düştüm ya
ekmek kırıntıları gibi
yarım kalan hayatların iftirası
ıkınılarak dünyaya gelir
kim bilir kimin ıvırzıvırları
can pazarında ibrişimler
kalk gidelim diyor zaman
karıncalar iniyor bacaklarına
biliyorsun
gülümseme yerleşiyor dudaklarına
kaç basamak çıkıp geldin bu ana
düşünüyorsun
düşünmeler de
garibanım yarım kentli çiftçi
hasat zamanına ne kaldı şurada hani
adını koyamadığı tadını bilemediği
bir şeyler ekmiş tarlasına emektar alın teri
düşünmeleri bu seneyi hazanda kaldırıp
an acıyla
döndüğün
sonun başına
her başlangıç
bir sondur oysa
mutluluk ya da huzur için ne gerek? işte onu diliyorum dostuma,onun olsun.....
Tekrar merhaba
Yazdığımı tekrar okuyunca; şiirim uzarsa ne olur ki diye bir soru yönelttiğinizi duyar gibi oluyorum..Haklısınız..Bir kere şiir uzarsa, yarattığınız hüzün ya da coşkuyu dizginlemek zorlaşır, ikincisi kurgudan uzaklaşırsınız farkında olmadan ve şiir, içinize düşenden farklı bir şi ...
Merhaba
Size şiirinizle ilgili yazacağım kısaca..Yavaş yavaş öykülemeden kaçınıp, lirizme yönelin diyeceğim..Öykülemeyle hüzün yaratabilirsiniz belki ama metafor (bir anlamda uçkunluk yaratmak zordur) ..Öykü kipinde kaldıkça, şiiriniz zorunlu olarak uzayacaktır.Zira öykü eksikliği reddeder, bir ...