Hangi hüzünlü satırları yazacağımı bilmiyorum sana. Nasıl inandıracağım kendimi, yitip gittiğin gerçeğine. Keşke daha önce haberim olsaydı da hastalığın boyunca yanında olabilseydim. Keşke mahvettiğim hayatını, son demlerinde huzurlu ve rahat geçirmeni sağlayabilseydim. Ama keşkelerin bir anlamı yok artık bu saatte. Sen yitip gittiğinle kaldın, bense, benim seni bıraktığım gibi bir yalnızlıkla başbaşayım.
Adına ne koyarsan koy bu gidişin. İster ihanet, ister mecburiyet. Ama gitmek zorunda olduğumu bildiğini yazmışsın mektubunda. Kendime nasıl eziyet edeceğimi bilmiyorum şimdi. Nasıl yapsam da sana yakışan ölümü, bana da yakıştırsam. Sevdayı bilmeyenlerin kurbanı olduk ikimiz de, ve bir sonbahar akşamı ben sana haber vermeden gittiğimde, kalakalmıştık, ayrı şehirlerde, avuçlarımızda hiç bitmeyecek sevgimizle. Ben, o günden sonra alışmaya başlamıştım bu ayrılığa, hatta bir başkasıyla evlendim. Ama sen hep içine atardın ya, işte bu içine atmalar seni benden, seni bizden aldı. Şimdi benim avuçlarımda, bir hüzün mektubu ve bir tutam siyah saç kaldı.
Bu mektubu aldığım gün; senin vefatının üzerinden bir ay kadar bir zaman geçmişti. Mektubu veren arkadaşın gözyaşları içinde uzatırken o bembeyaz zarfı, ben anlamıştım bu dünyadan yitip gittiğini. Donakalmıştım oturduğum yerde. Ağlıyordum, ağlıyorduk arkadaşınla birlikte. Ben neden daha önce haber vermediniz diye haykırıyordum. O ise bana, senin istemediğini anlatıyordu. Seni öyle yatakta, saçların dökülmüş bir halde görmemi istememişsin. Keşke dedim yine, ah o seni benden alan keşkeler yok mu, dilime, beynime, yüreğime batıyorlar şimdi. Sana söyleyemediğim, senden esirgediğim kelimelerle kanatıyorum şimdi yüreğimi. Kanatsam da beyhude, yakıştıramıyorum sana bu ölümü, inandıramıyorum yüreğimi senin ölümüne…
Bana gönderdiğin bir tutam siyah saçını, gümüş bir kolyenin içine koyup boynuma astım. İster vefa duygusu de buna, istersen kendimi affettirme dürtüsü. Şimdi yoksun artık, bu kez sen koyup gittin beni ardında, hem de dönülmez bir yola gittin. Artık yaşamadığın fikrine alıştırmak için çabalayacağım yüreğimi. Bu mektubu mezar taşının yanına koyacağım. Biliyorum sen okumayı çok severdin. Bu dünyada kavuşmak nasip değilmiş, vuslata dair umutlarımı mahşere saklıyorum. Hani o herkesin bir derdinin olduğu yerde, hani o herkesin istediğini dileyeceği yerde, ben seni görmeyi dileyeceğim Rabbimden.
..
albümde unutulmuş siyah beyaz resimler,
yaşanan zamanların güzel hüznünü yansıtırlar
bazen içinde bir parçacık hüzün dahi olsa,
yinede güzeldir hep siyah beyaz anılar
zamansız zamanlarımıza bakıp hatırladıkça,
belki solar albümde donup kalan anlar,
..
Varsın kefinler hep beyaz, benim ki;
Siyah olsun, nolur renkler küsmesin...
Matem tutmasın Kabe'nin Örtüsü,
Kara bahtım! Vur ahenkler susmasın...
Varsın tüm alemin Yoğurd'u beyaz,
Benim siyah olsun, ne çıkar bu yaz...
..
Kar yağarken bu sene Edirne'ye
İkinci kez boyandı beyaza
Kar çiledir zemherinin ayazında
Karakış derler bu aya
Edirne gibi bir kente kar değil
Bir dantel yağıyor adeta
..
Siyah karamsarlıkmış oysa ben huzur buldum
Kirpiklerle çevrili orman karası gözden
Siyah efkâr verirmiş oysa ben neşe doldum
Bakmaya doyulmayan esmer güzeli yüzden
Gönlüm coştukça coştu aşk denen fırtınadan
Siyah hayaller kurdum saçındaki kınadan
..
1-Dalga boyu 1cm olan bir fotonun enerjisi; 0,000124 elektron volttur.
2-Fotonun enerjisi, dalga boyu ile ters orantılıdır. Dalga boyu artıkça, enerjisi azalır. Dalga boyu azaldıkça, enerjisi artar.
3- 1K'lik sıcaklıkta tipik bir dalga boyu 0,29 cm. 300 Kelvinlik bir sıcaklıkta kara cisim 0,001 cm. bir ışıma yapar. Yani bu ışıma, kırmızı ötesidir. Gözümüzün göremeyeceği denli büyüktür. Sıcaklık artıkça dalga boyu kısalır. Bu nedenle Yıldızların (Güneş'in) yüzey sıcaklığı önemlidir. Çünkü gezegenlerindeki muhtemel hayat forumları bundan etkilenecektir. Biçim alışları yıldız damgasını yiyecektir. Örneğin Güneş'imizin yüzey sıcaklığı 5800 K'dir. Yani ışınım dalga boyu 0,29/5800K= 0,00005 cm. Eş deyişle angström olarak söylersek; 1angströmle (1cm'nin yüz milyonda biri) çarptığımızda 5000 angström eder ki bu görme sınırlarımızın ortalama frekansıdır.(görünür ışık yaklaşık; 4000 ila 7000 üzeri angströmdür.)
5- Işığın tipik dalga boyu, birimi sınır bir birim gibidir. Yani bir ışınımı (radyasyonu) tipik dalga boyundan (0,29cm'den) daha küçük bir alana sığdırma güçlüğünden dolayıdır ki iki foton arası uzaklık, tipik dalga boyu kadardır. Yani 0,29 cm. kuantlarıdır.
6-Kara cisim ışımasında kural: Sabit bir hacimdeki, parçacık sayısı yoğunluğu sıcaklığın küpü ile orantılıdır. Foton enerjisi de, o şeyler arasındaki uzaklığın küpü ile ters orantılıdır.
Yani bir birim hacimdeki foton sayısı sıcaklığın küpü kadardır. Sıcaklık, artıp azalmakla; fotonlar arası mesafeyi artırır Ya da azaltırdır. Diyelim ki birim hacmimiz bir litre olsun. 1 lt deki foton sayısı bu hacmin sıcaklığının küpü kadardır. Ortalama foton enerjisi de sadece sıcaklıkla ilişkilidir. O halde kara cisim ışınımının birim hacim enerji yoğunluğu sıcaklığın 4. kuvveti ile (a.a.a.a dır) . Bu da 10 K'lik bir sıcaklıkta 47200 elektron volttur.
..
Ve o geceden sonra hiç
o şekil büyümedi bu yürek
o şekil bakamadı bu gözler,
sorgusuz sarıp sarmaladığı tüm halklarına insanlığın
sessiz damgasını vuramadı
umut taşıyamadı sevdalılarına...
Oysa bilsen bir zaman
..
Siyah Ve Kırmızı
Dışarıda
nisan yağmuru çiseliyor..
Islanıyor yollar.
Badem çiçekleri üşüyor.
Damlalar iniyor
..
SİYAH SABAH
Bayrampaşa
Ruhumun diyetinden bir şey kalmadı bana. Ötesi yaşamın aynılığına bağlı. Alevin çiğnediği çığlıkların ölümünü yaşamak değil benimkisi...dumana zorla kabul ettirilen et yanmalarını duyumsama, uzaklarından senin. Ölmenin kendine hafif, bilincime ağır gelen kokusuna sarılan bedenden öte bir şey değildim artık. Susmanın caniliği belki de bu. Kor. Yangın. Duman.
..
Siyah mı, beyaz mı?
Bence siyah…
Benim rengim bu,
Çünkü içim karanlık…
Çünkü içim simsiyah…
Siyah bensem, beyaz sen…
..
Her şey senle başladı
Siyah İncim
Senle bitecek
Eğer bir gün bulursan beni
Vuslat anı çok yakın
Belki kavuşuruz şimdi
Yıldızlar kadar güzel yüzün
..
İnsanlar tanıdım hemde bir çok insan
Kimi zaman renkli dünyalarını paylaştılar benimle
Kimi zamanda tanıyamadığımı anladım vurdukları darbelerle
Bende. bir insandım işte...
Hiç bir zaman sahiplenmedim moru, turuncuyu, pembeyi, yeşili
Hep çok sevdim siyah beyaz ve gri renkleri,
Sonra bende pişman oldum
..
kulağım da senli benli anıların siyah beyaz çığlığı
gözlerim de ise yarınlar da sensizliğin boşluğu var
..
Asaletinden vazgeçmeyen bir karabulut
Yağmur kovalıyor
Uçurumsu siyah gözlerinde
Islak bir büyü aşk
Siyah gözlerinde düştüm o büyüye
Aklım yüreğimin emrinde bir asker
Gözlerin için topluyorum
..
-Güzel Şair Veysel Çolak’a sevgiyle…-
FEVZİ GÜNENÇ
Ben Barış çocuk… Küçüğüm; çok küçüğüm… Bir şairin şiirinden çıkmışım. Çiçeğin rengini arıyorum. Görüyorum, evet var rengi çiçeklerin. Kırmızı. eskiden kırmızı değildi bütün çiçekler. Seviyorum kırmızıyı. Ama artık eskisi kadar çok değil. Çünkü o renkte, artık annemin cansız bedeni var.
Daha mı çok sevmeliyim o zaman kırmızıyı? Annem diye mi sevmeliyim bütün kırmızı çiçekleri? Belki öyle ama olmuyor işte.
Giderek soluyor çiçekler de onun için. Kırmızıları bile… Artık dallarında değil onlar. Hepsi solmuş. Kırmızıları da azalıyor giderek. Belki siyah olacaklar sonunda. Ben siyah çiçekleri sevmem. Siz sever misiniz?
Siyah çiçekleri hiç kimse sevmez.
..
Şu sevimli kırlangıçlar
Dışarıda kar var,tipi var,soğuk var...
Üşümezler mi
Siyah siyah uçurtmalar gibi kırlangıçlar
Bu gün kırlangıçları seyrettim penceremde
Sarhoşluklarını sevdim onların en çok
..
Sadece gecedir kara olan siyah bile geceden calmistir rengini Bütun kederli bahtlarda dunyanin karamsar kaderine yani geceye özenir Ve gece sabaha kavuşunca aydinlanıyorsa dünya Mutlak bir yerde yeni umutlar filzlenmiştir Iste asll buna özenmelidir insan.
E-U
..
Bir aşk haftasının daha sonuna geldik sayın seyirciler.Bir haftadan fazla mutlu olması yasak olan Kürşat,bir mutluluğu daha tüketti böylece.Şimdi yüreğinde,dilinde aynı iki hece:HÜZÜN…
Kalp isyan noktasında sayın seyirciler.Kürşat,kalbin üzerine geliyor,vuruyor ve gooolll.Kalp ağlarda.Anlamıyorum Ferhat ne halt etmiş dağlarda.Bir kız için değer miydi be usta? Bugüne kadar yazdığım tüm her şeyi çürütüyorum; aşkın varlığına ve birliğine inanmıyorum…
Artık her duamın sonuna bir sitem ekliyorum din kitaplarına inat.Haşa isyan etmiyorum Allah’a,ama gücüm kalmadı vallaha.Yeter Allah’ım ya! ! ! Çok bi şey istemiyorum,sök al şu kahrolası kalbi yerinden yeter.O olmasa ne gam,ne keder.Hüzün adres değiştirmişti ya geçen hafta,bak yine geldi bana.Bok mu var hüzün burda? ?
Yolda gördüğümde selam verilmeyecek insanlar listesi git gide kabarıyor.Altyazıda dün gecenin skorları geçiyor:
Helal edilen haklar=1-Edilen ahlar:0
Uykusuz Geceler=1-Mutlu Sabahlar=0
Turkuaz=5-Siyah=0…
..
Bir küçücük, minicik kız
Küçücük, kısacık saçları
Minicik elleri
Simsiyah çekik gözleri
O gözleri
Siyah gözleri
Gözlerin ne anlatmak istedi?
..
Siyah yazmadan bürünmüş
Sanki huriden bölünmüş
Ben kız sanırdım gelin imiş
Böyle bir güzeli gördüm
Siyahlar alın üstünde
Sürme çekili gözünde
..