bir güzel uğruna gezerim böyle
Neyleyim bulunmaz hey Sivas şehri
Var ise haberin ne olur söyle
Yüreğim yaralı duy Sivas şehri
O benim gözümde cihanı değer
Gahri çetin imiş mâşuğun meğer
Saçının telini bulursan eğer
Bağrımın üstüne koy Sivas şehri
..
Sorarsanız garip gönlüm gümanda
Düşünürüm bu hatalar bende mi
Kavuşmamız acep hangi zamanda
Umutlarım beklediğim günde mi.
Rüyaları arıyorum ayanda
Deli olma hasretine dayan da
Doğuda mı batıda mı ne yanda
Bilmiyorum bilmediğim yönde mi.
..
Yüreğini yoklasam içinde kara dolu
Okudum ayıpladım beyhude yaz boşuna
Olgun olan tutar mı böylesi yanlış yolu
İçip sarhoş olmaktan alırsın haz boşuna
Felâketten tarafa mesafe kat edersin
Getirirsin murdarı aslana süt edersin
Sapık mısın serseri haramı methedersin
Aklı malik olmaza edilen va'z boşuna
..
Elinden zehir versen düşünmeden içerim
Eğer ki inanmazsan doldur getir sevdiğim
İnan ki senin için şu canımdan geçerim
Hasretin gözlerimde öyle tüter sevdiğim
Gönlümü anlatamam ele sazım geçmiyor
Taş yürekli insana nidem sözüm geçmiyor
Ayağına kapandım yine nazım geçmiyor
Hallerden bilmezlerin kahrı beter sevdiğim
..
Zorabaları sevemem mizacımdır bu benim
Taşlara inat için toprağa can veririm
Çağlayıp enginlere akıp giden su benim
Hayata kaynak olur cümleye nan veririm
Nasıl gelip geçmiştir bakarım söyle düne
Dünümü düşünmeden bakamam doğan güne
Dostumun dar gününde kalkan olur üstüne
Ondan evvel canımı orada ben veririm
..
Koskocaman çatal çatal uzadı
Bizim köyde bir dürzünün boynuzu
Cilâlandı pırıl pırıl parladı
Bizim köyde bir dürzünün boynuzu.
Piçler ile yoldaş oldu yürüdü
Düşmanını görmez bakar kör idi
Kırılması balta ile zor idi
Bizim köyde bir dürzünün boynuzu.
..
Çoğunluk perişandır azınlık paralandı
Hataları nerede etmişiz düşünürüm
Haksızlığı gördükçe vicdanım yaralandı
Nice yanlış adımlar atmışız düşünürüm
İş bilmezin elinde hazine çarçur oldu
Çalanı affeyledik haklının hakkı n'oldu
Açıldı meyhaneler caddeler sarhoş doldu
Uyanılmaz uykuya yatmışız düşünürüm
..
Mânâyı bilmezlerin maddesi de boşluktur
Ruhsuz beyin kafada duran pasadır pasa
Dünya nasıl bir mahal düşünene düşlüktür
Ömür hayale göre gayet kısadır kısa
Dünyalıklara bunca yapılıyor yapılar
Fanilerden faniye veriliyor tapular
Hayıra neden ise kapanıyor kapılar
Gördüm ki israfların çoğu süsedir süse
..
O kapı Güzeli'nin aşkı açtı gözümü
Mevlâ'ya yaklaştıran inanın ki yar benim
İçten gelen alevler pişirmiştir sözümü
Yanıp tüten ateşe dayanıklı ser benim
Kimse zarar görmedi uğraştığım fendimden
O cemali göreli heberim yok kendimden
Çağlayıp nehir gibi akıyorum bendimden
Derinlerden kaynayan sevgilerim var benim
..
Şu benim şansımın çaldığı defin
Baktım bulamadım görecek soyha
Bir gömlek yerine sırtıma kefin
Baktım bulamadım saracak soyha.
Gahire binmişem ellerim gemsiz
Başımdan günlerim geçmiyor gamsız
Kapı kapanmıyor bacada camsız
Baktım bulamadım duracak soyha.
..
Koyun çalıp gece onu kavurup
Sine bundan büyük düşman olur mu?
Gündüz devriş olup tesbih çevirip
Dine bundan büyük düşman olur mu?
Haksız olup haksızlığa hu derse
Kurt olupta koyun gibi melerse
Kavuk giyip gâvurluğu ederse
Gine bundan büyük düşman olur mu?
..
Kurda karşı giden koyun
Hele hele helede bak
Kurt edecek sana oyun
Mele mele melede bak.
Suç işlersen pişmanın var
Zayıf isen şişmanın var
Tavuk olsan düşmanın var
Hele hele helede bak.
..
Talih tüfengini atışa hazır
Etti silahını bende sınadı
Perişan eyledi koymadı huzur
Tuttu silahını bende sınadı
İSMETİ nereye gitse izinde
Parmağı tetikte dipcik yüzünde
Nişan almış hedef benim gözümde
Attı silahını bende sınadı
..
Alıp sazı vurdum telin üstüne
Türküler söyledim gülün üstüne
Sofralar sermişim yolun üstüne
Yiyen zehir diyor balıma benim.
İSMETİ'yim sırrım kimlere açsam
Köprüler yıkılır üstünden geçsem
Şansımı deneyip bir güzel seçsem
Vefasız çıkıyor falıma benim.
..
Toros dağlarına yaslandın böyle
Senden söz edeyim hemen Antalya
Toprağın altın mı gümüş mü söyle
Her yanın yemyeşil çimen Antalya
Mişafir edersin böylesi günde
Sevgiden gayrısı bulunmaz bende
Bir yanım Sivas' ta bir yanım sende
Bizi böyle böldü zaman Antalya
..
Zamana baktım ki acep nerdeyim
Kesin duramadım karar içindeyim
Zerreyi hesaba katan yerdeyim
Hayalim beynimi yorar içinde
Ahde ulaşılmaz koşup yelmeden
Çiçekler açılmaz bahar gelmeden
Farkında olmadan belki bilmeden
Gönlüm bir sevgili arar içinde
..
Toprağı bulamadım durağım taş üstünde
Halimle gezdim durdum dünyayı böyle gördüm
İyiler horlanıyor kötüler baş üstünde
Halimle gezdim durdum dünyayı böyle gördüm
Karanlıklar nedense gökteki güne düşman
Her tarafta her yerde dinsizler dine düşman
Sen doğru söylersen inan ki sana düşman
Halimle gezdim durdum dünyayı böyle gördüm
..
Başım belalıdır canım cefada
Dileklerim kabul olmuyor eyvah
Zadeler zindanda Zalim sefada
Ağlıyan ağlıyor gülmüyor eyvah
İnsaf sahipleri görünmez nerde
Garipleri yıkılmış sürünür yerde
Nefsini düşünen yaşıyor görde
Kul kulun halini bilmiyor eyvah
..
İsmeti
İsmeti'nin şiirleri tatlıdır,
Onda aşıklığın sırrı saklıdır,
Sivas için yazdıkları haklıdır.
Tüm Sivas'ın sesi oldu İsmeti.
Adı Aşık İsmeti soyadı Namlı,
Dillerde söylenir İsmeti adı.
Güç veren yaratan hak lütfeyledi,
..
Kışın ortasında perişan oldum
Hele günler güzel yaz diye diye
Vakit daraldıkca koştum yoruldum
Geç yol aldık yollar düz diye diye
Niye umutlandım hayale düşe
Ömrümü tükettim tamamen boşa
Kendi soframdaki ekmeğe aşa
Zehiri katmışım tuz diye diye
..
Baharı bekleyip çicek açmasın
İnsanlar maddeye taptıktan sonra
Dallar yeşermesin kuşlar uçmasın
Kul kula kötülük yaptıktan sonra
Yük altında olan canından bıkar
Beygir sahibine kaşını yıkar
Katırın kimliği ortaya çıkar
Timar edenleri teptikten sonra
..
Bir dileğim vardır dövlet katından
Tutsalar da kurban kesseler beni
Fabrikalar kursak gayet metinden
Kursalar da kurban kesseler beni.
Yurdumuzun yarasını sarsalar
Saltanata sarfetmeyip dursalar
Vatanıma harp sanayi kursalar
Kursalar da kurban kesseler beni.
..
Aşığından uzak öyle nerdesin
Yüzünden düşmüşüm derde vefasız
Seni arıyorum söyle nerdesin
Bulayım bir seda verde vafasız
Durdukça divane olur korkarım
Rüzgarlardan haber alır korkarım
Hasret kıyamete kalır korkarım
Hele sen sonunu görde vafasız
..
Yine duçar oldum amansız derde
Doktora diyecek sözüm kalmadı
Elli yıl gezmişim vefasız yerde
Yolum yokuşladı düzüm kalmadı
Şansım beni yere vurdu sürüdü
Gözlerimi kara duman bürüdü
Aldığım ilaçlar bile çürüdü
Çareler tükendi çözüm kalmadı
..
Olduğu dünyada başka aleme
Yedi kat semaya ermeye benzer
Sonunda düşersin aşka aleme
Bahçede gülleri dermeye benzer
Sevdanın mayası çekilen çile
Yüreği yanmayan gelir mi dile
Haddelerden geçer imtihan ile
Eline ehliyet vermeye benzer
..
Zalim ettiğinden çok hicap duymuş
Fayda etmez fırsat geçenden sonra
En sonunda Hakkın emrine uymuş
Can kuşu cesetten uçandan sonra
İnsanın ettiği gelince başa
Kılıcı değermiş granit taşa
Sonradan olunan pişmanlık boşa
Ayrılık şerbetin içenden sonra
..
İçimden geleni olduğu gibi
Kudret kalemiyle yazdır Yarabbi
İlim derin derya bulunmaz dipi
Batıp boğulmadan yüzdür Yarabbi
Enişli yokuşlu fani âlemde
Bozulmadan götür iyi halimde
Dürüst adımlarla doğru yolumda
Beni şaşırmadan gezdir Yarabbi
..
Her kuş bülbül gibi nida eylemez
Hüner geyet güzel huya muhtaçtır
Yürek yanmayınca diller söylemez
Yıldız gök yüzünde aya muhtaçtır
Sıcaktan yarılmış yer kara bulut
Dağlar sana bir şey der kara bulut
Yağmur istiyorsa ver kara bulut
Toprak sona kadar suya muhtaçtır
..
Mektup yazıyorum Sivas ilinden
Gerçek dostlarımdan geçmem Rasim Bey
Kıymet bilmeyen o kemler elinden
Bal şerbet verse içmem Rasim Bey
Yetmiş yıldır gelir geçer günlerim
Yeraltından gelen sesi dinlerim
Kovanımda arı gibi inlerim
Akıbet elinden kaçma Rasim Bey
..
Davulun yanında çıkmıyor seda
Aşığın feryadı boşa gidiyor
Baharın gülleri oluyor feda
Çiçeğin yolları kışa gidiyor
Kurdun hayalleri sürüde kaldı
Çobanın gözleri deride kaldı
koyunun sahibi geride kaldı
Hırsızın atları başa gidiyor
..
Dünyada düğüne geldim sanarmış
İnsan anasından doğduğu zaman.
Umut ışıklar hemen sönermiş
Başı bir kayaya değdiği zaman.
Yer yerinden oynar dağlar seslenir
Bulutlar kan ağlar toprak ıslanır
Dertsizler dertlerini deli uslanır
Aslanı kediler boğduğu zaman.
..
Düşünerek yolda yalnız yürürken
Davullu zurnalı düğünler gördüm
Gönlüm gamlı gözüm yaşlı dururken
Davullu zurnalı düğünler gördüm
Âşık ağlar mâşuk durur serinde
Mefta süküt etmiş düşler derinde
Tabut omuzlarda o yas yerinde
Davullu zurnalı düğünler gördüm
..
Gülen sonra dönüp ağlar
Hoş havalar boş havadır
Al giyenler kara bağlar
Hoş havalar boş havadır
Gerçekleri sezmeliyiz
Her an ayık gezmeliyiz
Daim doğru yazmalıyız
Hoş havalar boş havadır
..
Hayaline kimler gelirse gönül
Bu hâli söyle ki eller de duysun
Sırrını soranlar olursa gönül
Vur sazın üstüne eller de duysun.
Damla damla yaşlar gelir gözüme
Sonra sıcak sacak iner yüzüme
Yar hasreti rahat vermez özüme
Yürü ardı sıra yollar da duysun.
..
Bahar ayı geldi güller açmadı
Bu mevsimin yazı yaza benzemez
Kuşlar yuvasında kaldı uçmadı
Avcıların gözü göze benzemez
Gök yüzünde nice yıldız sönüyor
Yer küresi boynu bükük dönüyor
Gün dünyanın kahrı ile yanıyor
Geleceğin yüzü yüze benzemez
..
Etrafa bakıyor kimsesi yoktur
Ele baka baka bir öksüz ağlar
İçinde bekliyen acısı çoktur
Hal' e baka baka bir öksüz ağlar
Teselli eylesem teskin olmuyor
Yaman öfkelidir yüzü gülmüyor
Onun beklediği kimse gelmiyor
Yola baka baka bir öksüz ağlar
..
Denizin aşkına, doğru varasın
Kızılırmak kapıdaki güzele
Benim bu hâlimden haber veresin
Kızılırmak kapıdaki güzele.
Namertlerin sözün tutma olur mu
Sırrımızı ifşe etme olur mu
Sakın uğramadan gitme olur mu
Kızılırmak kapıdaki güzele.
..
Hallerimi gelip soran olmuyor
Yaka yoluşumdan çektiğim nedir
Yolda yıkılmışım gören olmuyor
Yerde kalışımdan çektiğim nedir
Gidiş hazırlandı yaklaştı göçüm
Zamanla tükendi mecalim güçüm
Ezgilerle dolu yüreğim içim
Garip gelişimden çektiğim nedir
..
Bazan ateş gibi yaktın kavurdun
Sana ne yaptım ki bir söyle hele
Bazan rüzgar göve savurdun
Sana ne yaptım ki bir söyle hele
Bazan dostum gibi sardın yanımı
Bazan düşman gibi döktün kanımı
Bazan cellat gibi aldın canımı
Sana ne yaptım ki bir söyle hele
..
Âşıkla mâşuktur su ile toprak
Beraber yazınan kışınan ağlar
Meyvayı saklıyan o yeşil yaprak
Dalında ötüşen kuşunan ağlar
Yolun kenarında duran insanlar
Aşkın lezzetine varan insanlar
Hakkı her zerrede gören insanlar
İki gözlerinde yaşınan ağlar
..
Defter oldum kalem oldum dal oldum
Bir yar için ben bu hâle düşmüşüm
Ateş oldum duman oldum kül oldum
Bir yar için ben bu hâle düşmüşüm.
Ümitli ümitsiz gezdim yollarda
Meyve beklenir mi kuru dallarda
Aşka düşüp gezdim gurbet ellerde
Bir yar için ben bu hâle düşmüşüm.
..
Yaman derde düştüm tarif edemem
İlaçlar faydasız doktor çaresiz
Derman aramaya daha gidemem
İlaçlar faydasız doktor çaresiz
Aynada görüntüm günde değişir
Sağlığım sıhatım bende değişir
Belkide durumum anda değişir
İlaçlar faydasız doktor çaresiz
..
Talihim böylesi diyara saldı
Gövdeme belalı baş etti beni
Beklenilen bahar nerede kaldı
Kar yağdı başıma kış etti beni
Yanına gitmedim peşimden çekti
Ağzımdan olanca dişim döktü
Gam ile kederle belimi büktü
Oynadı elinde iş etti beni
..
Umutla güvenip yarını bekle
Olacak olmadan bilinmez imiş
Oldukca kendini beladan sakla
Alın yazıları silinmez imiş
Böylece yazılmış ilahi emir
Zamanlar geçtikçe tükenir ömür
Hayat çilelerle yuğrulmuş hamur
Zorluklar geldikçe yılınmaz imiş
..
Anlamayan aldı beni
Kıymet bilmez kula sattı
Oda ucuz buldu beni
Elden alıp ele sattı
Dilsizlere dildaş etti
Halsızlara haldaş etti
Yol bilmeze yoldaş etti
Uzaklardan il'e sattı
..
Derininden daha derin yarem var
Azdıkca azıyor saramıyorum
Varsam dost elinden belki çarem var
Yüce dağlar aşıp varamıyorum
Halimi arzettim hep ona buna
Sözümden anlayan raslamaz bana
Varsam diyeceğim halimi ona
Yüz yüze gelip de göremiyorum
..
Kim ne biliyorsa onu söylesin
Dilden korkum yoktur benim dünyada
Gidip dayısına beni söylesin
Filden korkum yoktur benim dünyada
Yürekten kaynayıp özden taşarım
Mevlam ne diyorsa öyle yaşarım
Dağlar engel olsa yine aşarım
Yoldan korkum yoktur benim dünyada
..
Taşın böyle neden durmadan döner
Neler öğütürsün sen değirmenci
Öğünen toz olup unluğa iner
Biri ediyorsun bin değirmenci
Değirmenci inler değirmen inler
Konuşan taşları nöbetci dinler
Arifler kuşların dilinden anlar
Mânâ âleminde dön değirmenci
..