Sis. Şiiri - Ahmet Cemil Atay

Ahmet Cemil Atay
196

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Sis.

Sis

Nazlı sokağın sönmüş ama sürmeli yüzünde gecenin bir bilinmez vakti ne in ne cin
Paslı ellerinde kirli sokak gülleri –en azından gülen dişleri
Çingene mahallesinden sefilce sarı saçları, boyalı dudakları, yamalı fistanı aşk peşin
Sis gözlerine sinmiş sahibesiz, isimsiz roman dilberi
Kirli pis uzun bıyıklarının altında yarım kalmış bir tebessüm
Geceden kalma bir kadehin koynunda sarhoş ama gölgesi elinde
Tahta kurularının usulca kemirdiği dededen kalma kemanı ve siyah kefeni
Sıska ama uzunca adsız, manasız sahipsiz roman oğlan önünde
Raks makamından payitahtı aliye darbukacı Osman ve dilberi
Soğuk ıslak kaldırımların tıkırtı çıkaran basamaklarından süzülüyor
Kaybedilmiş bütün mehtaplar demli bir çayın zarifliğinde leş dumanlarla sevişiyor
Tatsız dillerin, tatsız keyiflerin üzerine ateşler konuyor- afyon her yerden tütüyor
İstanbul yalnızlığında kapalı çarşıların köşelerinde Roma’yla buluşuyor
Susuyor bütün sirenler, bütün iskeleler kapanıyor sis fener oluyor
Yarın bulutlar arasında sarhoş bir mağrur güneşin doğuşuna
Biten bir günün ardından başlayan yen bir hüznün bilinmez diyarına
Seslerde kayboluyor ardından çingene alayının, sulu kulenin o nefis havasına
Surların ardındaki o kadim diyarın o narin koynuna sokuluyor
Karanlık bir yolun sonundan, yalnız kaldırımlardan yalnız merdivenlere
Dört duvar arası kirli yüzlerle kaplı mehtabım beni bekliyor.
Sis bu sefer o eski ahşap pencerelerden kirli romanların sayfalarına doluyor.
O eski dede yadigârı duvar saati tik tak kuruyan damarlardaki son damlarlı sayıyor
Ölüm sireni Azrail’in dilinden tatlı bir name gibi hayallerde tebessüm oluyor
En yakiniyle ölüm kollarını cansız gözlerin günahlarına sarıyor.
Sis gözlere ebedi perde oluyor.

Ahmet Cemil Atay
Kayıt Tarihi : 22.1.2009 12:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Cemil Atay