Yeşillere bürünmüş
Tepesinden tırnağa
Yaz gelende gireriz
Sevdiceğim ırmağa
Ordu'nun yaylaları
Yaratılmış sanki nakış içinde
Bu zâlım hayatta akış icinde
Öyle mâsum mâsum bakış içinde
Bizim evin önündeki dilenci
Bir batında gitti sekiz doğurdu
Tarihe bir göz at yalandan önce
Karıştır arşivi bak her tapuya
İngilizler hani talandan önce
Köpek bağlamışlar bizim kapıya
Anadolu insanını sürdürdü
Ekmeğin peşinde canı dişinde
Ardını topluyor bizimkilerin
La adam ölüyo yanıbaşında
Gık'ları çıkmıyor bizimkilerin.
Yazık! memleketin suyu değişti,
Konuşturur özge marifetini
Parçalayıp kemiklerin etini
Tanımaz alâmetsiz sahibini
Bizim köyün karabaşı itleri
Görünce yalladım hemde gülerek
Hele bir gör insân yaşar
Yalınayak dağlar aşar
Yazdan yaza dolup taşar
Bizim köyün hambarları.
Sırtında yavan çulunda
Neyin hayranlığı avrupalıya,
Giydirdi papucu hep pahalıya.
Sardı aklımızı ipek halıya,
Anamızı ağlattı sarı dümbük.
Dedik ki Avrupa duy sesimizi,
Fırıldaklar ister makam mertebe
Gözü yükseklerde hemde en tepe
Meydan boş olunca serânat yapar
Anırmak yakışır bizim merkebe.
Bozmanın zamanı geldi sükûnu
Buram buram türkü kokar
Bizim yaylalar yaylalar
Kerem gibi nâr'da yakar
Bizim sevdâlar sevdâlar,
Yel estikçe gider duman
Tutsak sevdâlara, sürgün düşlere,
Bir güzel aşkına dargın peşlere,
Yâd ellerde kalmış yorgun kuşlara,
Konar göçer yuva bizim Türküler.
Kiminin gözünün elâsı gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!