Kuruluş ve işletmelerde söylentiler bolluğuyla samimiyet nasıl anlaşılır? Ürün mü tanıtılır? Üretim ya da işletme mi öne çıkarılır? Bilgiyi denetleyen organlar var mı? Sosyal duyarlıklar ödül sertifikalarıyla nasıl canlandırılıyor? Yardım yatırımlarıyla yaratılan imaj ile yaşam standardı veya tarzı, yani tutumu örtüşüyor mu?
İlaç şirketleri örneğin, hastalıklara yönelik ilaç araştırmaya odaklı oluşu, ilaç alamayan fakirlere yardım kaynakları olanağı yaratmaya yöneliyor oluşu, övünme payı ile imaj kazancı arasında, özelleştirme kaynaklı hazırlık aşamasına kanunların yenilenmesini de beraberinde getiren özellikleriyle, anlayışı cazipleştiren, kolaylaştıran iş adamları uluslar arası elçilikler olarak düşünülürse, yani ‘diplomatik hareket için ticaret’ kuruluşları olarak kurumsal alanlarla kimi konularda bir bakışta anlaşamayabilirler, bu anlaşılamayanı bir kenara koyarak, en azından anlaşılan konuları ilerletmek için birlikte çalışmaya engel olamaz denilmesi, bir global çalışma başarısını destekleyen en güzel unsurlar olarak etkileyişinin büyük olduğu zaman zaman (evrensel görüşler çapında da) konuşuluyor…
Globalle lokalin birleşmesinden oluşan, ürünlerin, bugün gen daha da zorlandırıyor, yerel kültüre uyarlanışına verilen özenle ancak uluslararası yakınlaşma sağlıklı bir olguya ulaştırılabilir. Ama denetimi (dış katılımcılar doymuş olarak veya kullanılıyor oldukları sanısıyla yerliler engel yaratmaya yönlendirilebilir, bir fırsatla karşılaşınca) çıkmaza saplanabilir. Yerli-yabancı yatırım dengeleri, bu arada daha başlangıçta, özellikle ve önemle başlangıçta, gözden kaçırılabilecek en ufak bir farkı kaldıramaz olacağına özeni de koruyabilmeli, her iki tarafın tanımları ‘denetim’ ile sağlıklı kararlara dayalı olmalı. Aksi hali, savaş çıkarmaya fırsatçılığı besler, tabi güçlü olan bu fırsatı değerlendirecektir. Dağdaki gelip bağdakini kovuyor hali, yerliyi yerliye boğdurur ve sefasına bakar keyfiyeti doğar kolayca…
Uygarlıklar topraklarındır, insanlar gibi göç etmezler. Göktürk-Oğuztürk-Atatürk ilke ve ülküsü, yurtta ve cihanda barış ve bu topraklarda uygarlık yaşayacak, yaşatacak, yaşatılacak…
Bugün Türkiye’de yeni bir toplum oluşmuş olduğuna, kuşkusuz Demirel iktidarından önce de vardı, ama benim izleyebildiğim zaman açımı olarak bu kadar geriye bakıyorum sadece; toplumsal ve bireysel daha hakkaniyetli tutumların önü, hep bu torpillerin yarattığı sancılarla tıkatılmıştır, alıştıra alıştıra… ve yine mağduriyeti daha şiddetli ve etkili kullanabilmeye o kadar yıllar hazırlığı yapılmıştır…sanılmasın ki, susuzluğu bu amaçlara kullanmayacaklar… her ülke de kullanacak bu fırsatı, kendi çıkarına …susuzluk tifüs, kolera gibi salgın hastalığı acımasızca beraberinde getirir… mayınlar tek yönlü döşenmezdi elbette, amacın çokluğu oranında hazırlanır önceden…yıllar önceden…bakteriyle savaşı tetikleyenler de var zaten güçlü ülkelerin kiminde ve birilerince… bir ülke, bugün ve yarını kurtaran bir başarıyla, öbür gün ölmeye mahkumdur… on bile değil, yüz yıl sonrayı hatta bugün planlayabilmeye yetenekli olmalı…
Gizli güç varlığı, sahte görüntüyü yaratır… teknoloji veya Ufo gibi bilgilerin gizli tutulmasına özen gösterilir… halk nasıl anlar endişesiyle bu gizi sır etmek rahat bir çözümdür mutlak… bunu, mitoloji ve tarihi kanıtlarla, incelenen kalıntılarda açıklanan konumlarla anlamak mümkün... mevcut teknoloji mevcut sistemi de değiştirir hiç şüphesiz… az bilen, çok bilen, az güzel, çok güzel gibi genel bilgisiyle yüzleşebilmeye, düşünsel olarak sesli düşünmeye alışmalı insan… bir bilgiyi zamanlı anlatmak iyiymiş… sık sık gizli ajanlık, askeriye çalışmalarından okunabiliyor…halbuki bilgi düzeyi yüksek, sesli düşünmeye alışık bir toplum, bir topluluk olarak, zamanlı anlatımda beklemeye alınmadan faydalanabilenlerdir… faydalanmak isteği ayrıcalıklı bir özelliktir… işleyen, yani uygulanan sistemde eğitimli ve kararlı duruşun sağlıklı neticeleriyle kazanılır… dışlanan, sömürülen bir ülke, bir toplum, bir topluluk olmaktan kurtulmaya emek verilmeli… dua da edilir, daha içtenlikle…
İçlerinde toprak vardı hep kazdılar
Günleri. Geceleri.
Yüreklerine bilgeleşmediler hep kazdılar
Övgüyü. İnancı. İnanı.
Bir dillerini bile yaratmadılar kazarken
Onlar kazıyorlar diyor
Kokmayan şeyin adı para, kazan! Durmak yok yola devam!
Kız çocuklarının diri diri mezara yollanan zamanda gibi
Bakma çaylak çaylak Allah aşkına bu arsızlığın soysuzluğuna
Aç elini avucunu para hatırına, o da koysun şu kıçını koltuğa…
Din, kul ile Allah’ı arasında köprüdür
Sular kazanda kaynar
Lavlar volkanlardan fışkırır
Hani deniyor ya
Aklımdan geçen başıma gelir diye
parlama huyu dikkat et o kulağını çekerim
hırlamıyorum diye tesellimi de eklerim
hoş kendimle kendim hoş geçinir giderim
insanlar olunca konu, şiirini tebrik ederim
Eylül 2007
dikkate özenin değerini nasıl sevmeyim
yüreğin ilmek ilmek emekçisi
sen ey sevgili söyle ben nasıl sevmeyim
seni şiirden şiiri senden ayrı
bin kez düşünür de bir kere bile af etmem
kendimi eğer olursa bu kusurum
Sonsuz bir yeşil o mavi
Altın parıltısı sıcaklığı yakın
Gümüş parlaklığı uzak bir gri
Tertemiz bir beyazda
Bu hep bayram sevinci
Sanki melodisi martıların
''''Acılar ve zorluklarla örülü, hem oldukça sarsıcı bir yaşam öyküsüne sahip olanlardı çoğunluğu da, gerek bir kıta felsefesinin, özellikle de yorum bilgisinin, ki bu ''anlamayı anlamak felsefesi''dir. Öncülük eden felsefecilerden Özlem Doğan´da dahil dar bir çevre dışında da tanınmasına öncülük edebilecek felsefecilerimiz vardı yeryüzünde ve daha da olacak niceleri....''''' (alıntı)
her meslek alanında, her doğan ihtiyaca karşılık verebilecek
daha nice ‘yine bir yeni’ bölümler de aranacak...
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye şu keyfiyeti
Göz yaşların rengi hep aynıdır
Gönül ferahlığı hep aynı
Rahatlığı hep aynı seyreder
Fesatlığı hep aynı
Her ülkenin şerefli insanları
Hep aynı anda, aynı mekanda
SEVGILI ANTOLOJI DOSTLARI!
SAIIR ARKADASIMIZ SEVINC KAVUK U KAYBETTIK
BENIM 39 YILLIK COCUKLUK ARKADASIMDI SIZLERINDE BURDAN TANIDIGINIZ BELKIDE BIR COGUNUZLA YAZSTI REAL TANISTI
BU SEVGI DOLU GÜZEL ARKADASIMIZIN ANISINA
BURAYA DÜSÜNCELERINIZI YAZARSANIZ
O OKUYAMAZ AMA ...
Allah mekanini cennet eylesin ablam.
-saygı deger hemşerim kalem tutan ellerinize sağlık şiir olup yazılar temiz duygularınıza sağlık...her zaman yazınız lütfen size duygularınızı damla damla biriktirip duygu denizleri oluşturmak..yakışır..duygu denizleriniz olsun..yazınız yazınız yazınız lütfen...ARAPGİRLİ HAŞİM KOÇ..