işi gücü bıraksak diyorum
dünya dertlerini de bir tarafa
seninle deniz mavisinde buluşsak
gözlerimiz gözlerimize değse...
ve yüreklerimiz aksa birbirlerine
birlikte kanatlansalar...
Ne çabuk dost olmuştuk seninle
ne çabuk aynı telden çalmıştı
..................gönül telimiz.
Aynı hüzünlü çocukluk anıları
bölük pörçük hayatlar
........yaşanmışlıklar,yaşanmamışlıklar...
Sen hiç
yüreğinin
boğazında attığını
duydunmu! ! ! !
Ama şöyle
.............gümbür gümbür...
Annem bu gün senin gününmüş,
Artık bende bir anneyim
benimde günümmüş...
Çocukluğumu hatırladım şimdi
Elli kuruş almıştım abimden,
bir anneler günü sana, bir paket bisküvi almıştım
Sana iyimserliği öğretsem alırmısın
ve de gülümsemeyi
alırmısın?
Kaç para diye sorma
Ederi yok
Sadece kanat takarak yüksel
Yıl 1881 sarsılmış Osmanlı imparatorluğu
Padişah başkalarına vermek istemiyor koltuğu
Halk yoksul,bulamıyor bir kaşık bulguru
Selanik'te doğan güneş,ışık tutup kurtaracak yurdu
19 mayıs bugün,100 yıl sonra bu yıl
Gözleri çivit mavisi mi
yosun yeşili mi yurttaşın
görmedim ki yüzünü
ne bilirim kaç yaşın
Ağlıyorsa yüreği Filistin'e
Yıl 1982....
Bitlis'teyken, Adilcevaz 'a
gezmeye gitmiştik...
Yatılı okuyordum o sıralar
Sarı altın saçlı,mavi gözlü
bir kız tanıdım....Adı
Yedi veren gülü açtı evin önünde.
Açtı zambak,yıldız çiçekleri,
çok hoş oldu küpeliler.camgüzeli,fesleğenler,
Evin önündeki çardak yemyeşil,
serince gölgesi var.
Ve etrafında çiçekler,
Dünya okadar zalimki,
her adımda bir engel,
Ve engelde yenir bir darbe,
Darbenin içinde..
yudum yudum
eriyenlerdeniz.
Kıvranıp duruyor ölümünü isyan eder gibi.
Beden acıları yürek acılarından üstün olduğunu anlıyor.
Ölümü Öylesine sabırlı, öylesine soğukkanlı bekliyorki
Oda ne balıkcı balığı yine engin sulara bırakır
Taki bir başka oltaya takılıncaya kadar özgür..muhsin yener