Sevgili: Sevgi duyulan. Sevilen. Âşık olunan. Sevilen kimse. Sizin başka tanımınız var mı? Bilmem ama böyle diyor bütün sözlükler sevgili için.
Elbette her insanın yüreğindeki sevginin boyutu farklı, beynindeki sevgilinin tanımı farklıdır.
Dediğim gibi; Sizin, sevgi ya da sevgiliye dair veya sevgililer gününe dair tanımlamanız ne olabilir bilemiyorum ama on dört şubat deyince benim aklıma çok ama çok şey gelir o güzel gün için.
Bir gün sokağımızdaki badem ağacının dallarında açmış iki çiçek gördüm. Yeşili beyazında saklı, kararan dallar arasında, rengini kardan almış kar beyazı iki çiçek.
Hayata merhaba der gibi güneşe gülümseyen. İlkbaharı müjdeleyen, küçücük dallara yan yana tutunmuş iki çiçek.
Sanki el ele, kol kola birbirleriyle bütünleşmiş yeni bir yolculuğa çıkan iki sevgiliye benzeyen iki çiçek.
..
Bizim coğrafyada
Ya anne, ya eştir kadın
Severse aziz bir su
Kızarsa ateştir kadın
Bizim coğrafyada
..
Dün 14 şubattı,ne anlamı var deme;
Güneş,yeni,yeni ısıtıyordu camların ardındaki perdeyi.
Uzun,uzun baka kaldım,ellerindeki güllerle koşuşan insanlara,
Dudaklarımı sıkarak bir yumruk attım boş duvara
Sıkkındı içimde bir şeyler,dudağımın içini ısırdım,
Canım yandı, umarsızdım bakışlarımla dışa.
Bir anda kendimi dışarıda buldum, son hızla giden aracımla,
..
Dinimde yeri olmayan
O gün bugün şu günleri
Kutlamadım kutlamamda
Bir bildiğim bayram günü
Ana baba doğum günü
Müslümanlıkta yok yeri
..
SEVGİLİMİN GÜNÜ
Sevgililer sevenler gelin
Gelin gülüşlerimizle kutlayalım
Kutlu olsun sevgililer günümüz
Kollarımız çiçek açsın
..
Çok yara aldı bu yüreğim
Çok savaş geçirdi hep mağlup oldu
Bir gün bir zafer çığlığı bile atamadan
yenilgilerin
karşılıksız sevmelerin faturasını ödedi yıllarca
Örselenmiş duygular içinde
Hep böylemi olacak
..
,
Gerçek sevgiliye bir ömür yetmez,
Değil ki; bir gün..
Sevgi, sevgi ise başından gitmez,
Büyür günbegün.
Sevgiyi maddeler ifade etmez,
Yüreğini sun.
..
Mektup resme yola bakar
Sevgililer sevgililer
Gözlerinden yaşlar akar
Sevgililer sevgililer
Hatıralar mazi anar
Adlı düşlü uyku kanar
..
Ay Perisi -15-
Hatırlarmısın bilmem..
Yıllar geçti üstünden..
Yıl 1981..
Mevsim kış..
Günlerden..
..
Sevgililer günüdür. Herzaman ki gibi, her sevgili gününde oldugu gibi, çiftler birbirlerine hediye verir, karsilik olarak hediye beklerler. O an icin, haftalarca, belki aylarca önceden kafamizi yorar, sabah aksam hediye olayý ný düsünürüz. Hediyeyi verdigimiz zaman, sevgilinin yüz ifadesini merak edip, heycanla o günü bekleriz. „Ya begenmezse? “, „Ya olmazsa? “, gibisinden sorularla bogusuruz günlerce.
Biraz sonra belirticegim hikayem de, farkina varilmiyan, aslinda yapilmamasi gereken, ama sonuçta maalesef farkedilmeden yapilmis olan bir hatayý sizlere anlatmaya çalisacagim.
Genc oglan aylar önce sevdiginin kiz arkadaslarina danisir ve de ne alacaini sorar. Tabi yanitsiz da kalmistir. Allah’ tan sevdiginin kiz arkadaslarin sayesinde cok güzel bir hediye alir. Aslinda biraz pahalidir ama „onun icin tüm varligimi veririm“ deyip hediyeyi alir. Cok güzel, on metreden parliyan, kenarlarinda cok degerli taslardan olusan bir saat almistir sevdigine. Kiz arkadaslari garanti vermistir, begenecegine dair. Genc oglanin kalbi yeni dogmus cocuk gibi atar vede o günü zor bekler. Bunun yaninda cok merak etmektedir... acaba sevdigi onun icin ne almistir? diye. Sevdiginin kiz arkadaslarinin agzindan birseyler almaya bakar ama sevdigi onlara bile hic birsey söylememistir. Bu davranisi onca senede hic yapmamistir. Eskiden hep paylasmistir arkadaslariyla... oglana ne aldigini ama bu sefer dili kenetlenmiscesine susar. Genc kizin suskunlugu, arkadaslarini oldukça sasirtmaya neden olur, anlam veremez olurlar. Ama üstelemekte istemiyorlardir. Hem oglan hemde kiz arkadaslari merak icinde beklerler o günü.
14 Subat´tir. Büyük gün gelmistir. Genc kiz o gün erkek arkadasinda kalmaya karar vermis, vede oglan sevdigi icin cok güzel sofra hazirlamistir. Büyük bi özenle tüm odayi güllerle süslemistir. Hazirlarken bile oglanin kalbi hizli bir sekilde atmaktadir. Bir an önce hediyeyi vermek vede karsilik olarak hediyeyi almak ister.
O an gelmistir. Asagidan zil calar, genc oglan bir coskuyla kapiya gider vede kapiyi acar. Dakikalarca kucaklasirlar, sanki birbirlerini senelerdir görmemis gibi. Aslinda genc kiz oglani ictenlikle saramaz, tutuktur. Ama oglan, kizin tutuklugunu farkedemez.
..
Son bir mektup yazmıştı bana
mektubun yarısında mürekkebi bitmiş olmalı ki kaleminin
maviyle başladığını kırmızıyla bitirmişti
nereden bilebilirdim
içimi dağlayacağını
o bana her zaman renkli mektuplar yazardı
..
Gelmiş gönül gönüle, diz dize sevgililer
Gülüyor, ağlıyorlar, göz göze sevgililer
Bakışarak konuşur, giz gize sevgililer
Sözlerin ötesinde, ne hoş beraberlik var!
..
bugün benim keyfim yok
param çokk,
pulum çokkk...
işim var,
gücüm var...
ama nedense keyfim yok...
..
Senden sonra ne gelecek başıma bilmiyorum
Sen şimdi gidiyorsun
Hiç düşünmeden
Arkanda henüz ne bıraktığını bilmiyorsun evet
Sen arkanda ağlayanı görmezden geliyorsun
Şimdi yine uzaklara gidiyorsun
Ve bu aşkı bir hiçe satıyorsun
..
Sevgililer sevgililer
Altin gibi yürekliler
Gönüllerin paslarini
Sevgi ile giderenler
Sevgililer sevgililer
Karanlikta hep gülenler
..
Aşkın Katili
Aşk ve iktidar…Aşkın iktidarı…İktidar aşkı…İktidarda olanların ve olmayanların aşkı…Kölenin aşkı,efendinin aşkı…Güçlünün aşkı ve güçsüzün aşkı…Dindarın aşkı,dinsizin aşkı…Güzelin aşkı ve çirkinin aşkı…
Kuşkusuz,yaşadığımız dünyadan,zamandan,koşullardan,kişiliğimizden soyutlanamayacak bir duygudur o.Kuşkusuz zalimi mazluma,şeytanı meleğe,efendiyi köleye,köleyi efendiye çevirmiştir.Dindarı dinden çıkartmış,dinsizi imana getirmiştir.Kuşkusuz çirkini güzeller güzeli kılmış,korkağı dağlara çıkartıp şaki yapabilmiştir.İnsanoğlunun hala keşfetmeye çalıştığı sonsuz okyanustan başkası değildir.Bin yıl önce kangallar ve papatyalar nasıl açardı,arılar ve kelebekler nasıl konardı,göçerdi onların çiçeklerine; ki şimdi zamana uygun bir davranış değişikliği yapmadan aynı tutkuyla,aynı işlevlerini yapmaktadırlar.Aşk da bin yıl önce nasılsa aynıdır hep.Değişen insan,giderek insanlıktan çıkan insan,büyük bir tutku ve acıyla aşkın en saf,en aşk halini yaşamaya çabalamaktadır.Ne boşuna bir çaba; makineler aşkı nasıl bilebilir.Yaşama biçimi,davranışları,neyi seveceği,neye “güzel “ diyeceği başkaları tarafından belirlenen, aslında kendine yabancılaşmış insan nasıl sevebilir.Oysa aşk olmak için,kendi olmak gerekmez mi.Kendi olmadan aşk mı olur.Başka tutkuları için yaşamını araç yapanlar ne boşuna bir arayıştadır aşk yolunda.Akşama kadar kendisine televizyon ve her türden iletişim aracının sunduğu illüzyonları tutkuyla kovalayanlar, aşkı nasıl yakalayabilir.Yaşamını para kazanmak için,erk kazanmak için,egemenlik ve makam kazanmak için araç yapanlar; gece gündüz paraya,iktidar hırsına,makam sevdasına secde edenler için yaşam bir araçtan başka ne olabilir.Aşk nasıl geçsin onların dünyasından.Kendi istençleri ve istekleri,kendi canları,malları,makam ve mevkileri,kendi süslü yaşamları,kendi egemenlikleri,kibirleri,güzellikleri,yakışıklılıkları,”kendileri “ olanlar,”kendi” dışlarına çıkmayanlar,”ben” diyenler,benciller,istedikleri ahkamı kessinler ama aşka yolları düşemez onların.Kendinden dışarı çıkmayan,aşkın kapısına uğrayamaz.
Kapitalizmin tekelci aşamasında,emperyalizmin dünya kültürleri üzerinde soykıran bir karanlıkla dolaştığı zamanımızda,en büyük saldırı insanın tam da kendisine olmaktadır.İnsan ne kadar insan şimdi.Bundan önceki tüm zamanlarda da insanın başındaki egemen olanlar,onu köle yaptılar,kul yaptılar ama hiçbir zaman bir makine parçasına,bir cıvataya bobine dönüştüremediler.Zamanımızda ise birey bir makine parçasına dönüştürülmektedir.Dişliler,çarklar asla sevemez.Tekelci dönemde insan aklı tek boyutlu değil boyutsuz hale getirilir ve seçmeci yanı yok edilir,seçim yapamaz.Aşk bir seçmedir ve bir görmedir.
Gerçek…Bizim gördüğümüzle gerçek aynı şey midir.?
..
AŞK MEHTABI
Aşk mehtabı;
Bugün sevgililer günü, sevmek güzel
İnsanlığın var oluşuyla büyüyen ateş
Yürek yürek ısındığımız lav pınarı
Vurgun vurgun kokladığımız gülşen.
..
Yalnızlık, ateş denizinde bir ıssız ada,
Kör zindanda dört yanı taş duvar,
Ayrılık rüzgarına takılmış umursamaz ıslık
Ve kuzgun sesinde korkuyla ürpermek
.
Yalnızlık, yüreği sızlatan sessiz çığlık,
Tanrı gibi tek olup da Tanrı olamamak.
..
Tam bir yaşına bastı-Canteen bütün ellerde
Pazartesi günleri-sabah erken dillerde
Sayfaları rengarenk –okunur hafta boyu
Yediden yetmişe dek-sahip çıkıyor toyu
Canteen’e saygı sevgi-yıllarca yayınlansın
Elden ele dolaşsın-herkes sevgiyle ansın
Şu diller anlatamaz-onun güzelliğini
..
Anneler...Bir sarmaşık gülü gibi nârin kollarıyla sarmalayıp, bizi dimdik büyüten, yapraklarıyla koruyup misk kokularıyla besleyen, sütünün, ninnisinin, hele o sıcacık okşayışlarının hakkını ödeyemeyeceğimiz muhterem KADINLAR...
Tanrının yalnız kendisine mahsus olan 'almadan vermek' hasletini ihsan ettiği, Cenneti ayaklarının altına serdiği ilâhi KADINLAR...
Eşlerimiz...Bir yaşamı tüm acısıyla tatlısıyla bizimle paylaşan, en kötümser anlarımızda bize destek olan, her türlü kahrımızı çeken cefakâr kadınlar...
Bize evlât sevgisini yaşatan, yuvalarımızın temel direği olmuş, can yoldaşlarımız, sevgi odaklarımız orkidelerimiz, KADINLAR...
Kızlarımız... Ömrümüzün en değerli mücevherleri... Kuşkonmazlar kadar narin, hanımelleri kadar güzel kokulu güzellikler...Onlar da yarının anneleri,
..