Karanlığın soğuk pençesi
Üzerimde yine
Kurtulamam ki
Acıyor,
Çırpındıkça yaralıyor
Kabul et esirliğini.
Çok geç kaldım sana,
Kendimi ararken es geçtim seni
İsteme beni isteme seni sevmemi
Sevmek ne ki? Bir kuru gürültü...
Mahpusluktan gitmeye koyuldum bir kere,
Taşların yaraladığı ayaklarım, dur diye dua etmekte,
Duramam, gerekirse feda ederim uğrunda,
Zaten yüreğimin kalmadığı yerde, bedenimin işi ne?
Kılıçlarını çekti zaman, derdi beni alaşağı etmekte,
Bir can da tutulmuş ipler
Sıkı sıkıya örülmüş kaderler
Ne kadar adım atarsan at
Sonu gelmeyen yürüyüşler
Bir de sen bak kuyuya
Karanlıktan başka ne var?
Uyandığımda başımdaydı, hayalin yine,
Sayende uyumaya bile tövbe ettim.
Sevgi dolu bakışların, hatırımdaydı,
Oysa gözlerime bile yabancıydın,
Belli ki görmek istediğime inandım,
İnan ellerim de soğudu kalbim gibi,
Tüm şarkılar içinde
Söyle seni anlatan ne?
Bilinmeye adım adım
Haydi söyle sevdiğin ne?
Kalbim seni dinlemekte.
Günler geçer
Bir gün biter
Bu acılar da sona erer
Korkum sensin
Bittiğinde
Etrafımı sarmıştı toz bulutu
Göz gözü görmüyordu
Neden geldin?
Dön geri, git!
Geldiğin gibi
Zamanı geldi
Keşke özlemek olmasaydı
O zaman daha kolay olurdu gitmek
Hatıraları denize döküp zafere sevinmek
Keşke özlemek olmasaydı
Yollar gözyaşımla yıkanmaz
Yer ayağımın altından kaymazdı
Kurutulmuş bir gül gibi
Cam fanusta unutuldum
Baktın ama göremedin
Çıkmak istedim bilemedin
Gücüm yoktu tek başıma
Sana karşı gelemedim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!