Okula başladığım ilk gün gördüm sizi.
Çatık kaşlarınızı görünce korkmuştum.
Ağlarken sildiniz gözlerimi mendille.
O zaman hissetmiştim sizin içinizi.
Üçüncü sınıfta öğrettiniz el yazı.
Sana bu satırları yazmaya başlarken.
Başlayamadım bir türlü. Türlü şeyler geçiyor kafamdan.
Yazmadım ki hayatımda kimseye veda mektubu.
Hele de böyle yaşlı gözlerle.
Hala içim açıyor yaralarım kanıyor.
Adam gibi adamdı.
Doğduğunda öyle söylemişlerdi.
Kalem tutar gibi parmaklarla ebenin yüzünü çizmişti.
İlk şaplağı da o gün yemişti hayat okulunda.
Yıllar sonra adamdan saydılar, iş verdiler.
Ta, şuramdan yazıyorum sana.
Ya da yazmaya çalışıyorum.
Yazabilirsem tabi ki çok zor. Seni bana anlatmak gerekmez, saten seni iyi tanıyorum da.
Ben kendimi sana nasıl ifade edeceğim.
İfade etmekle de kalmıyor iş. Sana olan sevgimi, sevdamı nasıl yazacağım. Nasıl haykıracağım sana Seni Seviyorum diye.
Seninle tanışmıştık, çiçeklerle.
İlk saksıda gördüğün beyaz güldü.
Hediye ettin bana gülüm diye.
Eskiden bir güldüm şimdi bitik gül.
Çok severdin beni çiçeklerinle.
Rumeli’den çıktın, doğum yerin Selanik.
Önce kendine güvendin, sonra millete.
Başta türküm dedin, güvendik bizde sana.
Layık ettin bizlere bu CUMHURİYET’İ.
Nasıl bir mantığa sahip nasıl bir yürek.
Aşkının Delisinden Aşkına Mektuplar–0002
Ey aşkımın delisi.
Nasılsın iyimi sin?
Umarım iyisindir.
Sen beni soracak olursan…
Ummadı kimse böyle acı sonu.
Yaşamıştık biz aşkı dolu dolu.
Aynaya bakta gör geldiğin yolu.
Gururunmuydu bu aşkı bitiren.
Senden ayrı kaldığım gecelerde.
Sığınacak yer aradım o anda.
Pusulası şaşkın gemi gibiydim.
Gece okyanusumda limanım sen.
Sararsın beni hep mendirek gibi.
Ilık Ilık nefes çekişin.
Çınlatırdı kulaklarımı.
O saran kollar, tırnakların.
Adını kazırdı sanki sırtıma.
Tutsam saçını sanki gülüm!
Her yerin, bedenin benimdir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!