Aylardır dokunmuyorum kaleme
Aramıza soğukluk girdi
Ne zaman alsam elime
Mısralar önemini yitirdi
Kağıda da küsesim geldi
Yaşayanların geldiği bir noktasın ama
Ben yaşamıyorum fakat ayaktayım hala
Bırak bizi bir sahilde görmeyi el ele kol kola
Artık suretini seyretmem bile bana mübalağa
Benden umut bekleme toprağa verdim aminle
Neden sallanırsın kavak ağacı yerini mi sevmedin ?
Yoksa çok bekledin de yarin mi gelmedi ?
Yeşermiş yaprakların, dökmeye yer mi ararsın ?
Rüzgarın azizliğine mi uğradın ondan mı bu kaçısın ?
Gövdendeki yazılar nedir öyle belli belirsiz ?
Ne paraydı derdim ne de pul
Ben meşke yoksuldum
Ne lütuf isterim, ne bir kul
Ben bir sana yoksunum
Bilemiyor insan, arayıp duruyor usul usul.
Bilse ne olacak ki, tutacak mı hayatın yularını ?
Deh diyebildi mi bugüne kadar bir kez bile ?
Ne yapacak mesela toprağı karış karış ekecek mi ?
Yoksa emsaline bilenip yarış mı edecek ki ?
Korkuyorum, ya bir sabah uyanınca göremezsem renkleri
Ya uyumadan duymaz olursa kulaklarım masalları
Gök neye boyanır, nasıl uyandırır prensler prensesleri
Peki ya ben nasıl aşarım, gök boyalı engin denizleri ?
Korkuyorum, ya gelemezse gurbetinden garip yolcu
Usulca açtı kapıyı sessizce girdi içeri selam dahi vermeden
Bir şeyler ısmarladı, tanımıyordu kimse değildi bu evrenden
Bir iki yudum aldı kahvesinden gözlerini dikti üzerime birden
Hayli utanmış olacağım ki bir anda fırlayıp kalktım yerimden
Çıkmak isteyip çıkamadım, para aradım ama cebimde delikler
Gamzelerin, esaretine hapsetmiş gözlerimi
Pıhtılaşan yaram, tekrar nüksetmiş sayende
Güzelliğin, dillere destan ona ne kelime
Senin adın geçince olur mısralar berceste
Bir mektup yazdım gözümden dökülenlerle
Bir sabah ulaşır eline okursun özlemle
Sabahına kar yağmış satırların tenine
Şimdi öğlen geçti özlem kaldı elimde
Engin dağlarında erimiş kar olsam
Beslesem toprağını, fidanını, tohumunu
Gönlümde duraksız yanan har olsan
Alsan bendeki hırçın soğukluğunu
Mevsimde çiçekli bahar olsan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!