Gitmeden, çiçekler vardı kırlarımda kışları
Şimdi hezeyan dolu göğsümün sol altı Amalaştım göremiyorum yazı, kışı, baharı
Artık yandı ormanlar gölgesiz kaldı başımız
Biraz fazla yaşlanmış gözümüzde yaşımız
Şimdi gidiş vaktidir bundandır hüsranımız
Ah senle şöyle bir sarılsak, çatırdasa kemiklerim
Sıkılmaktan değil bir yığın mutluluktan
İçim içime sığmasa, dolup içine doğru taşsam
Sulasam çoraklığını, dermanın olsam
Sıkıca tutsam ellerini; hiç bırakmayasıya sıkıca
Sensiz geçecek zaman ne acı
Sanki sıkarcasına damarlarımı
Ah o yollar, yolluk değil amacı
Kilometrelerce kurulmuş bir darağacı
Mevsim mi değişti yoksa nedir
Her yudumda seni arar oldum, her demde
Ellerin elimde fakat uzaksın kilometrelerce
Geçmişe kefen giydirdim çektim üstüne perde
Artık sev sende, bunu hiç sevmesen de
Uçup diyarından gelse, camıma konsa serçe
Benden olan beklentini beklettiğim için
Özür dilerim azizim
Artık dikkatimi daha çok vereceğim
Beklentini ilelebet bekleyeceksin
Ne de olsa hayat bu azizim çekip gidecek
İnsan beşer onu geçtim de mevsimler bile şaşar
Sen gidersin yağmur çiseler yazıma, kar yağar
Tüm birimler bozulur saatim durur, vaktim kalmaz
Kırk derece olur dışarıda güneş ama içim buz tutar
Koşamaz kırlarda kuzular yeşermez toprakta otlar
Kendim seçerken sürekli kaybediyorum
Vazgeçerken bile daha çok seviyorum
Bir gül bahçesi düşün misler kokulu
Her gülü es geçerken, seni eş geçiyorum
Arasan bulursun bir Zarifoğlu mısrasında
Ben de bir zarif oğluyum satırlarım buzlara
Söylecenek söz olurum anadoluda aşıklara
Kütahya'da ben olurum Erzincan'da Süreya
Bende dinlerim bazen ama değil İstanbulu
Niçin günaydını eksik edersin
Yoksa camına gün vurmaz mı
Sevmez misin yoksa beni hiç
İçini bir telaş sarmaz mı
Yok mudur hiç eşin dostun
Düşlüyorum, düşünmekten usanmadan
Bir dağ düşünüyorum, insan suratlı
Elmacıklarına hiç yağmur yağmayan
Saçlarında bir nebze kar bulunmayan
Bir kadın yüzü gibi güzel olmalı bu dağ
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!