Sen vazgeçemediğim bir dünya,
Zikrime hapsolmuş bir rüyasın.
Bilirim seninle başladı hayat
Ve seninle ulaşacak sonsuzluğa...
Senden önce yok bana,
Hep sen yinede sen...
Beklerim geceler boyu seni
Bırak geçsin ömrüm saatleri
Beklerim ben yine geleceğinden umutsuz
Sensiz kaçıncı şafağım,sayamadım
Nicedir hasretinle yanarım
Çünkü;ben seni,
Seni anmak,
Dağın mecnunu olmak.
Seni anmak,
Kar altında keklik olup uçamamak...
Yıldızları tumak,
Demir parmaklıklar ardında
Dağlarının ardında bir hayat,
Tutunacak ne bir dal var ne umut.
Mutluluklar geçici, gerisimi yalnızlık,
Tarifsiz bir hengame, bin yıllık mapusluk
Dağlarının ardında, bir sönük ışık
Ötesi yok, orda bir köy daha yok uzakta
Çocukluğum bir uçurtmanın ipini bile tutamadan,
yalınayak yollarda geçti.
Mahrumiyetim mahkumiyetimdi hep,
susuşum çaresizlikti,
çığlığım hiç bulamadı yankısını...
Ahtım oldu ıraklarda,
Ertesi yalnızlıktır yaşanılmışlığın,
Bir yap boza benzer hayat
Sürekli değişen bir döngü
Bazı başın döner yere düşecekmişsin gibi,
ayakların kesilir yerden, bastığın yer bulut olur.
Bir alçak basıncın alçaklığında,
Ömrün beklemekle geçecek,
Savrularak sonbahar yaprağı gibi ordan oraya...
Beklemekle eline ne geçecek?
Kayan yıldızları tutmaya çalışmaktan başka...
Yenilenin olmadığı bir oyun olsun isterdim,
Ya da galibin mağlubun derdine düştüğü.
Sınandı yüreğim sınandı bir ömür boyu,
Cam kırıklarında yürüdüm yalınayak...
Bağıranın haksız olmadığı bir dünyada yaşamak isterdim,
Sen ile...
Anlamsız bir bakış geçti,
Düşlerimi yırtarak.
Sardı tüm benliğimi,
Düşlerim yalınayak...
Sevgiye engel olunabilseydi eğer,
Değil bir, bin pranga vururdum yüreğime.
Vicdanımın altına kaç kere idam sehpaları kurdum;
Kaç kere vurdum sehpayada yıkamadım bilir misin?
Bilirmisin bir yürekte iki sevda taşımanın ağırlığını,
Santim santim erimeyi, buza keserken ortalık...
ulan kocakafa çalış oğlum bunllar boş iş bi de ağlıyon iş yok diye...ama yinede o güzel yüreğine sağlık hep böyle kal kafayı küçülte bilirsen iyi olur ama...