Kar yağıyordu
Garp ın kıyılarında bir geçliğin ümitsiz adımları
Her yanı beyazdı
Ve ağaçlardı sokakların hain kadınları
Kar yağıyordu şehre
Soğuk bir yorgan gibi
Kapanmış şehrin üstüne
Ağarmış saçları ağaçların
Sokulurken evler birbirine
Koyun koyuna uzanmış sokaklar
Bir resmin gözlerine dokunuşu ve
ilmeklerin parmaklarında yokoluşu
Düğümlenir boğazımda
Hayaller bana gelir ben kaçak uyanışlara
Durduramam beden ruha karışıp akar kanıma
Uğuldayan rüzgara yapışırken karanlık
Ben miyim kaybolan
Yoksa kaybolmak mı ufkumda yok olan
Kızıl bir akşam vakti tepenin omuzlarına binmişken gece
Hayaline hapsolma korkusu mudur bulutlarda aralanan
Yoksa yokluğunun hınzır uğultusu mu
Her yalnızlık bir çığ misali
Her isyan koyu
Her olmaz birikirken önüme
İmkansızım dediğim yerde armağanı ol kaderin
Kimsesiz bir anıma denk gelirse gözlerin
Bil ki
Kızılcık ağacından bir yay o narin elinde
Korkma kıramazsın kibrinle ger gerebildiğince
Zaman çatal uçlu bir ok kenetlenmiş hedefine
Keşkelerin şahitlik edecek ömrünün isabetine
Gözlerin koştuğunda gözlerime bozulan sukutu
Ne çözer bilir misin cümleme sarılan dokunu
Başladığında surlarıma o ölümcül akını
Kaçmam sapla sanda göğsüme nefesin okunu
Bir kelime şahitlik kafi
Ürkütme düşlerime sinmiş kokunu
Sen onu beklersin
O seni bekler
Çocukça bir oyun başlar
Gözlerde kovalamaca
Böyledir işte kasımda aşklar
Dumanlı biraz biraz alaca
Bak gittin okyanus kurudu
Kum üstünde yazdıklarım durur mu
İki kelime daha yağsaydın
Ne güzel olurdu
Kum saati azalan vaktin çoğalan akiti
Ne koyar yerine ömrün harcadığı nakiti
Kavuşmak koşarken kokuna korkmadan
Üstü kalsın istemem hayat denilen serveti
Serdar KURT
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!