Bu kutlu Hak davada menzile varmak için,
Sonsuz bir teslimiyet erek lazım efendim.
Hakk’ı anan dillerle huzura ermek için,
Nefsi vurup ezmeye yürek lazım efendim.
Kâinatın sırrını, sırla gezen biliyor.
Serdar’ım sen bu toprağın oğlusun,
Niye uzakdasın yurdundan ayrı,
Kırşehir’e ta özünden bağlısın,
Yadellerde galma dönde gel gayrı.
Kılıç özü bile üzgün duruyor,
Nur ile paklanıp geldim cihana.
Şükür olsun Rahman’a ârım var benim.
Dilimden düşürmem Hakk’a niyazı.
Besmeleyle başlayan, zârım var benim.
Kelâmı belledim ehli zikirle.
ŞAİR - YAZAR SERDAR ATABAY ve ESERİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM
Kırşehir için hemen her yerde, her zamanda ve her zeminde “Şairler,Ozanlar ve Yazarlar” diyarıdır, denir. “Görünen köy kılavuz istemez” ve “Güneş balçıkla da sıvanmaz” deyiminden hareketle, bilinen ve doğruluğu gerçek olan bu hususu kanıtlamak için yemin etmeye de zaten gerek yok ki! Bu yazımla, sizlere “Ey Ahali! Artık bu edebî alemde Ben de varım! ” diyen ve yazdıklarıyla, yayımladıklarıyla ‘Kültürümüzün 40 Pınarları' mertebesine yükselmiş bir kelâm ve kalem erbabını sizlere takdim etmeye ve tanıtmaya çalışacağım. Kim den mi bahsedeceğim: Elbette, Kırşehir halk kültürünü içine sindirmiş genç, dinç, dinamik, yakışıklı ve yağız, memleket sevdalısı ‘Türkmen torunu' sevgili Serdar ATABAY'dan...
Geçtiğimiz günlerde beni telefonla arayıp”İnternetteki yazılarınızı okuyor ve beğeniyorum. Hocam acaba tanışmamız mümkün mü? ” diye sordu. Kurugöl'deki evime buyur ettim ve böylece gönül dostluğumuz başladı. Kırşehir'in eski Kızılcaköy Türkmenleri'nin kültürel yaşantılarından bahseden “Keçi Kalesinin Bağrında Bir Türkmen Oymağı” isimli kitabını hediye etti. Şiirlerinden örnekler sundu. Heyecanlı ve dolu doluydu.. Kendisini, muhterem eşini ve dünya tatlısı kızları Hatice Naz'ı tanımaktan mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum.
Kırşehir’in bağrında bir tarih ki yaşıyor.
Eskiköyün geçmişi sekiz asrı aşıyor.
Türkmen, Avşar, Oğuzun izlerini taşıyor.
Bu şerefli tarihim ecdadıma aittir.
Eskiköy örenleri tüm bunlara şahittir.
Gâvur dağından kalkar bir yiğidin avazı,
Deliliğin burağı, Dadaloğlu’m değil mi?
Ona yaren bir atı, bir de gürleyen sazı.
Türkmenlerin yüreği, Dadaloğlu’m değil mi?
Kimsede göremezsin vallahi yoktur eşi.
Dervişin işi zikir.
Hâlik, Melîk Hayy Allah.
Dilinden düşmez şükür.
Ganî, Mâni Hayy Allah.
Hatmede yerleşirler.
Azıtmışlar Beşçam’a herkes bilir bu iti.
Salyasını akıtıp hırlıyor donu düşük.
Çöplükte uyuzlanır bir gün eksilmez biti.
Sabah, akşam durmadan zırlıyor donu düşük.
Öyle cani, midesiz beş para etmez hinci.
Dine laf eden dürzü ağzındaki yuları.
Bir gün biri çekerse iman nedir görürsün.
Bilim bazen iyidir çok bokunu çıkarma.
İçin, dışın kokarsa iman nedir görürsün.
İşkembenden çıkanı yaba kulağın duysun.
Sen gittin sevgili içim yanıyor.
Ayrılığı hayra yoramam asla.
Sözüm de sitem var, dilim kanıyor.
Adını ellere soramam asla.
Hazan mevsimiydi ayrılık vakti.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!