Yıllarca emek verip çalıştı durdu,
Yaşlılıkta rahat etmenin hayalini kurdu,
Çoluk çocuk deyip kendini unuttu,
Seni bu hallere koyan utansın.
Yıllar sonra eline geçen üç kuruş oldu.
Bu ayrılığı ben isdemedimki gülüm
Sonumuz ayrılık olmasın
Üzerimize kara bulutlar çömesin diye
Bu sevdanın adını şemsi koydum.
Güneş dedim güneşim olsun istedim
Her sabah gönlüme doğsun dedim
Denizler ötesinde bir yerde,
Sürgün yıllarımdı o yıllar
Şaşkın bakışlarla vedalaşmalar,
Gizlice ulaşan mektuplar,
Denizler ötesinde bir yerde
Kaybolan umutlar,
Biz toprağı tükenen bir saksının,
Kuruyan gülleriyiz belkide.
Saksıya toprak,güle su versen!
Kuruyan güller yeniden açarmı anne.
Kuruduk,bittik,tarumar olduk.
Savrulduk kaderin rüzgarıyla,
Kahpe bir kurşun hedef almış
Seni nöbet başında
Sırtından vurmuşlar son sözün
Anam demişsin şahadetin ardından.
Alaca karanlıkta bir tabut geldi
Yaz arzuhalci, şikâyetim var
Şikâyetimi yaz, arzuhalimi yaz,
Kaderimi yaz yaradana
Şikâyetçi de, Şemsi Hançer
Hayatta hep yalnız gezer
Kimse bilmez onu, kimse tanımaz
İşte bu benim babam derken
Mutluluktan gözlerinin içi gülüyor
Ayakları yerden kesilip sanki
Bastığı yeri bile bilmiyor
O gelen benim babam olsaydı
Kim bilir kim bilir ki yüreğim de
Sensizliğimi anlatıyorum anne yine,
Sensizlik, nasıl bir şey?
Ah! Anne bir bilsen?
Bir bilsen anne, sensizlik nasıl anlatılır, nasıl yaşanır?
Ey benim aslanım, koçum,
Dizimin dermanı, gözümün nuru
Daha dündü sanki bu senin oğlun dediler,
Kucağıma bir bebek verdiler
Al, küçük anne hem kendini büyüt,
Hem de bebeğini dediler.
Demirci ustaydı o
Bilmediğim tanımadığım biri
Sıradan bir usta işte
Masraf ne tutar dedim
Zararı düşünmeden
Ufak bir fiyat söyledi
seni hasret ve özlemle bekliyorum asker oğlum