Sitemlerim sana değil kendime
Küskünlüğüm birtek kendi gönlüme
Ahım yokki karşımdaki kimseye
Aşılması zor olan dağlar bende
Yüreğimde kızılca ateşin yanarken
Gözlerim yollara baktı yine bugün
Oda öldürmüş olacak ki gönlünde
Araya hasreti koydu bir ömür
Şair abla
Kanadı kırık bir kuş idim
Kör kurşunla yaralandım
Sen bende gül bahçesiydin
Ben sende dal bulamadım!
Çaresiz bir Anka idim
Senin de sevdiğin düşman görsün seni.
Bir selamı bile, gelmesin sana.
Rüzgârın, esintisinde ara kokusunu.
Kokusu bile gelmesin sana.
Ciğerimden yaktın beni, ciğerinden yanasın!
Uzanasın, ama dokunamayasın.
Neydi hayallerin neydi muradın
Yolunu şaşırtan arzu isteğin
Neydi uğruna canından geçtigin
Peşinden koştuğun söyle değ
dimi?
Kapat kapıları, çekin perdeleri nolur.
hainligini aman derim eller duymasın.
Kilit vursunlar gecelere şafak sökmesin,
Gün ışırken kalleşligini, eller duymasın.
Biliyorum, sende bu inat, bende bu gurur oldukça
Kavuşmalarımız hayalde kalacak.
Ne sen bir adım ileri atarsın, ne ben bir adım geri.
Hiç değilse bir el gibi görüşelim.
Tesadüfen karşılaşmalarımızda, sessizce geçerken birbirimizin yanından,
Usulca, başımızla selamlaşalım, sanki bir geçmişimiz yokmuş gibi.
Keşke şu karşıdan gelen babam olsaydı.
Nasılda koşardım ona ,sımsıkı sarardım kollarımı,
Babam derdim, avazımın çıktığı kadar!
Bayram sabahı taragımı eline verir, Babam kızının saçlarını hep sen tara olurmu derdim.
Hayal işte halam , sorma daha bişey yoksa ağlarım şimdi
Ölüm Allah’tan, lakin kimsenin ettiği yanına kalmıyor.
Şükür yaradan bu dünyada gösteriyor.
Dövdünüz, sövdünüz, sacımdan tutup sürüklediniz!
Koca şehre sığamadım, oda yetmedi birde sürgün ettiniz.
Küstürdünüz beni, memleket toprağına!
Söz verdim kendime,
Seni unutmayan aklıma unutmayı öğreteceğim.
Belki, oynatacağım aklımı, tımarhanelik olacağım.
Ama öğreteceğim, bu akılsız aklıma seni unutmayı.
Öğrenecek bu kalp sensiz atmayı.
Sevmeyi kendi öğrenen bu kalbime, unutmayı ben öğreteceğim.
seni hasret ve özlemle bekliyorum asker oğlum